
Mimar
MSE Ortak Kurucu
.
Mimari ve iç mimari alanda bütüncül ve paylaşıma açık bir tutuma sahip, danışanların gereksinimlerine duyarlı, özverili yaklaşımıyla öne çıkan MSE kurucu ortağı Hüray Erk ile mimari ve iç mimari projelerinin her evresinde geliştirdikleri kapsamlı değerlendirmeler ve eşsiz çözümleri, kıdemli mimar ve iç mimarlardan oluşan bir ekiple proje boyunca tasarım dilini koruyarak tasarladıkları otel ve nitelikli konut projelerini, tasarımlarda doğal taşın yerini konuştuk.
.
MSE nasıl ve ne zaman kuruldu? Kısaca sizleri ve MSE’yi tanıyabilir miyiz?
HÜRAY ERK:MSE 2016 yılında kurduğumuz çeşitli ödüllere sahip mimari, iç mimari ve tasarım ofisidir. Tasarım ve projelendirme hizmetlerini bir arada sunan bütüncül ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışına sahibiz. Tasarımlarımızı zamansız kılmaya özen gösterir ve her proje için farklı yaklaşımlarla ve çağdaş malzemelerle nitelikli, işlevsel ve estetik değeri yüksek nitelikli mekanlar, yapılar yaratmak ilkelerimizin başında yer alır. Ulusal ve uluslararası alanda, çeşitli ölçek ve fonksiyonlarda projeler üretmekteyiz; ancak ofisimizin portföyünde daha çok otel ve nitelikli konut projeleri bulunduğundan, uzmanlık alanımızı ve odak noktamızı da bu şekilde tanımlayabilmek mümkün olur.
.
Tasarlamış olduğunuz nitelikli konut projelerinden biri de Amber Lagoon Villaları. Bu proje nasıl bir ihtiyacın sonucu olarak hayata geçirildi?
HE: Pandemi döneminde izole olmuş kentlinin doğaya olan özlemi ve doğa ile iç içe olma isteği uzun süreli konaklamaya cevap veren bir ürün olarak villa ürününü popüler kıldı. Otel bünyesinde yer alan bu villalarda doğa ile olan bütünleşme ihtiyacı giderilirken aynı zamanda kaliteli, lüks hizmet alma imkanı da sunuyordu. Otelcilik sektörü de bu ihtiyaca kayıtsız kalmayarak projelerinde villa ürününe daha fazla yer vermeye başladı. Amber Lagoon Vilları da aslında Regnum Carya mevcut villalarına ek olarak hizmet vermek üzere ama tamamen farklı bir konsept ile tasarlanmıştır.
.
Proje oldukça farklı bir konseptte. Bunu günümüzün mekanlarının değişimi/dönüşümü olarak yorumlamak mümkün mü? Bundan sonraki trendlere dair neler söylersiniz?
HE: Günümüzde teknolojinin bizi getirdiği nokta insanın doğa ile olan iletişimini, etkileşimini sorgulamaya başlamasına neden oldu. Doğal ortamlarla daha fazla yaşama isteği, doğal ışığa olan ihtiyaç ve doğal malzemelerin, doğal formların daha çok tercih edilmesi bu sorgulamaların neticesidir. Tasarımcılar olarak bizler de müşterilerimizin bu taleplerini göz ardı edemeyiz. Bu tasarım yaklaşımı geçici bir trend olarak kalmayacak insanın doğa ve doğal olan ilişkisi var olduğu sürece de üzerine inovatif çözümler eklenerek de artacaktır.
.
Hızlı değişim içinde olan konaklama sektörü için tasarlanan mekanlar hakkında neler söylersiniz? Mimari anlamda trend yaklaşımlar var mıdır, biraz bahsedebilir misiniz?
HE: Pandemi ile birlikte konaklama sektöründe gerçek anlamda bir dönüşüm söz konusu olmaya başladı. Bunu, otellerde artık daha fazla talep edilmeye başlayan “villa”lar ile açıkça gözlemliyoruz. Tasarımsal anlamda ise bunun master plan ölçeğinde bir etkisi olduğunu dahi söylemek mümkün; zira özellikle büyük otel kompleksleri, sahip olabilecekleri imar hakkını artık villalar üzerinde daha fazla kullanmakta ve bu da konaklama kompleksinin vaziyetsel yerleşimini doğrudan etkilemekte. Kolay temizlenebilir malzemelerin yaygınlaştığını ve bunun da materyal olarak tasarımsal bir değişim biçiminde karşımıza çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. Halı kullanımı azaldı, antibakteriyel materyallerin, kendi kendini temizleyen malzemelerin önemi arttı. İnsanların sağlıklarına daha çok dikkat etmeye başlaması ile birlikte spa ve wellness mekanları da daha dikkatle ele alınmaya başlandı ve biyofilik konseptler de yaygınlaşarak daha fazla ön plana çıkar oldu. Yaşanan bu değişimin, pandemi ile yerleşen bu yeni algının, dünyanın genelini kapsadığını söyleyebilmek mümkün. Ancak biliyorsunuz ki daha hijyenik olması adına nanoteknoloji ile üretilen materyalleri kullanabilmek ekonomi ile, sosyolojik gelişmişlik düzeyi ile çok ilgili; dolayısıyla bu tür malzeme ve ürünleri her ülke ve projede kullanabilmek söz konusu olamıyor. Bu bağlamda da dönüşüm hızı her yerde aynı hızda ve biçimde değil.
.
.
Hizmet sektörüne dair proje oluştururken yatırımcı ve mimar arasındaki bağlantı nasıl ilerliyor?
HE: Yatırımcı, çoğunlukla net bir düşünceyle bize geliyor. Talep edilenleri, sorgulayarak ve en iyi şekilde analiz ederek değerlendiriyoruz. Kavramsal tasarım aşaması bizim için bu ilk evrede başlamış oluyor ve ilk eksizlerimizle, mood ve üç boyutlu model çalışmalarımızla bu düşünceleri somutlaştırıyoruz ve nihayetinde, yaptığımız tasarım ile yatırımcıya ve ortaya koyduğu ilk fikre bir geri bildirimde bulunmuş oluyoruz. Eğer yaptığınız işte iyiyseniz ve bu nedenle tercih ediliyorsanız, mimarın ve tasarımcının süreçte bir iktidarı olduğunu söylemek son derece mümkün. Örneğin geçtiğimiz yıl tamamlanan ve hizmete açılan Radisson Collection Bodrum Otel projemizde, Radisson Collection’ın ilk resort otel projesi olması dolayısıyla konsept tarafımızca yapılan yönlendirme ve önermeler ile şekillendi. Konu güven vermek ve iyi tasarım üretmek ile ilgili.
.
Sürdürülebilir mimarlığın konaklama sektöründeki önemi nedir, bu konuda oluşan bilinç ve talepler konusunda neler söylersiniz?
HE:Sürdürülebilirlik, ülke ve yatırımcı vizyonu ile çok ilişkili bir kavram. Ülkemizde bunun yasal olarak talep edilmemesi, müşteri için de yapılmayabilir anlamına geliyor; dolayısıyla da bu kavramı ve uygulamasını, yatırımcının talebi ve tasarımcının ısrarı seviyesine indirgiyor. Yaptığımız projelerde sürdürülebilirliği çok önemsiyoruz; ancak bunu her projemizde gerçekleştiremiyoruz çünkü yatırımcıyı ikna etmek her seferinde mümkün olamıyor. Ancak devam eden bazı otel projelerimizde LEED sertifikasyon süreçlerinin dahil olduğunu ve bundan da mutluluk duyduğumuzu söyleyebiliriz. Ayrıca pandeminin sürdürülebilirlik kavramına dolaylı bir şekilde katkısı olduğunu düşünüyoruz. Genel mekanlarda temas gerektirmeyen sensörlü ürünlerin kullanılmaya başlanması, özellikle suyun verimli kullanılmasını sağladı, doğrudan gerekçesi değildiyse bile.
.
.
Sürdürülebilir mimarlığın önemli bir kolu da doğal yapı malzemelerinin tercih edilmesi. Tasarımlarınızda doğal taş malzemenin önemi nedir? Mimari ve iç mimaride doğal taşa karşı bakış açınız nasıl?
HE: Mimari ve iç mimari tasarımlarımızda kullanıcılara doğal olanı sunmayı öncelikli olarak tercih ediyoruz. İnsan popülasyonunun artması nedeniyle payımıza düşen doğalın-doğal olanın azaldığı bir ortamda malzemelerin, taklit ürünlerin çoğaldığını görüyoruz. Bu da beraberinde doğal olana özlemi, hevesi, isteği daha çok arttırıyor. Doğal taşı tercih etmemizdeki en önemli etkenler; bize estetik anlamda doku, renk, desen çeşitliliği sunması ve aynı zamanda da dayanıklılık ve tasarımlarımızda da ölçek farketmeksizin her alanda kullanabilme özgürlüğü sunması.
.
Doğal taşı projelerinizde hangi mahallerde ve hangi önceliklerle tercih ediyorsunuz?
HE: Doğal taş bizim en özgürce kullanabildiğimiz malzemelerin başında geliyor. Sadece yapı ölçeğinde değil daha geniş baktığınızda onu çevreleyen düşeyde veya yatay düzlemde rahatlıkla kullanabileceğimiz bir malzeme. Bu tarih boyunca zaten bu şekilde olmamış mı? Antik şehirlere baktığınızda bir kenti çevreleyen, ona açılan yollar, kentlerin simgesi olan heykeller mermerden yapılmış mesela. Kent içindeki yapı birimlerine baktığımızda cepheleri de doğal taştan yapılmış. Bunu ölçeği küçülterek ilerlettiğimizde doğal taşın bir aksesuar olarak mesela bir vazo olarak geçmişten bugüne kadar varlığını koruduğunu görebiliyoruz.
Günümüzde de değişen bir şey yok. Sadece şu anda teknolojinin bize sağladığı imkanlarla doğal taşı her alanda rahatlıkla işleyip kullanabiliyoruz. Mimari ve iç mimari de malzeme kullanımında öncelikle tercihimiz doğal olanı kullanmak oluyor. Mimari tasarımlarımızda doğal taşı cephede kullanmayı tercih etmemizin sebepleri sadece dayanıklılık için değil, uzun ömürlü ve atık oluşturma potansiyeli düşük olması sebebiyle çevre dostu olması ve aynı zamanda da tartışmasız tasarımımıza katacağı estetik, doğallık ve değer. İç mimari tasarımlarımızda da doğal taşı zeminden, duvara kadar her alanda kullanmayı tercih ediyoruz.
.
.
Gelecek projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
HE: Şu an halihazırda İstanbul, Bodrum ve Antalya’da devam eden mimari ve iç mimari otel projelerimiz söz konusu. Bunların bazıları tasarım ve projelendirme aşamasında iken bazıları ise uygulama aşamasında ve şantiye halinde. Çeşme’de sonbaharda şantiyesi başlayacak ve Bodrum’da ise şantiyesi devam eden bir konut projemiz var. Ofis olarak gelecekte de, şu an yaptığımız şeyi, en sevdiğimiz tasarlama işini, daha iyi şartlar ve daha iyi işbirlikleri ile yapmaya devam etmek, daha iyi tasarımlar üretmek ve mimarlığa daha çok katkı sağlamak istiyoruz.
.