İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı ve İstanbul Planlama Ajansı iş birliğiyle Eylül ayında açılan “İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması” sonuçları Aralık ayı başında açıklandı. Ülkemizin tasarım programından hak ettiği payı alamayan mezarın ortak kültürel değerler adına taşıdığı anlamın altını çizen yarışma, ölümü estetikle buluşturmaya, kolektif hafızayı tasarıma aktaranları bu mesele üzerinde düşünmeye, bu konuda tavır geliştirmeye ve sorumluluk üstlenmeye davet ederken aynı zamanda mezarlıkların taşıdığı önemi hatırlamaya ve ölülerimize karşı toplumsal duyarlılığı güçlendirmeye yönelik bir çağrı olarak öne çıktı.
Yarışmanın bu yılki ilk etabında mezarlıkları tasarlanmak üzere belirlenen isimler, yalnızca farklı alanları değil, aynı zamanda farklı toplumsal kesimleri de temsil etti. Bu anlamda Adile Naşit, Ahmet Mete Işıkara, Aşık Daimi, Cihat Burak, Didem Madak, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Eremya Çelebi Kömürciyan, Halide Edip Adıvar, Halil Kaya, Hilmi Ziya Ülken, Lefter Küçükandonyadis, Mes’ud Cemil, Naim Süleymanoğlu, Neyzen Tevfik Kolaylı, Optik Başkan, Orhan Kemal, Turgut Uyar, Ali Nezih Uzel ve Cevdet Kılıçlar-Necdet Yıldırım, mezarları ve/veya yakın çevresi yarışmayla tasarlanması için belirlenen isimler oldu. Yarışmaya 375 proje başvururken, birincilik ödülü alan projeler arasında doğal taş malzeme kullanan tasarımları sizler için ele aldık.
Adem Şahinoğlu ve ekibi tarafından tasarlanarak birincilik ödülünün sahibi olan Adile Naşit Mezarı, son teneffüs zilini çalarak aramızdan ayrılan Hafize Ana’nın yansıtıldığı uzun mermer blok ve aynı ebatlarda hemen yanına yerleştirilen eşi Ziya Bey’in etrafına toplanan irili ufaklı mermer bloklardan oluşuyor. Adile Naşit’in mezar taşı üzerinde yine mermerden bir okul zili bulunuyor. Ekip, Adile Naşit ve Ziya Bey’in mezar taşında açık renk mermer kullanırken, Naşit’in kuzucuklarım dediği çocukları yansıtan irili ufaklık bloklarda bir ton koyu mermer tercih etmiş.
Deniz Uygur’un Aşık Daimi ve Hilmi Ziya Ülken olmak üzere 2 ayrı kategoride birincilik ödülünü aldığı tasarımlarda doğal taş kullanımı öne çıkıyor. Vahdet anlayışını kendi özüyle bütünleştiren en değerli hümanistlerden Aşık Daimi’yi varoluşunun sebebi coğrafyasından aynı düşünmeyen Uygur, mezar tasarımı için ağırbaşlı bir sadelikte 2 kaya parçası düşünmüş. İsmi, pirinç bir levhaya yazılarak taş kütlesine saplamış. Aşık Daimi’nin memleketi Erzincan’dan doğayı hırpalamadan elde edilecek kütlelerde, taşın türünden öte coğrafyası değerli bulunmuş.
Deniz Uygur, Ordinaryus Profesör Hilmi Ziya Ülken ve ailesi için düşündüğü birincilik ödülünü alan tasarımda ise aile mezarını, tek gerçek mekana birden fazla zaman ve mekan sığdırması nedeniyle bir heteretopya olarak ele almış. Uygur, Hilmi Ziya Ülken ile fikir ayrılıklarına rağmen şu an aynı toprağın altında yatan aile üyelerinin her biri için birbirinin eşi olan traverten küp taşlar kullanmış.
Alper Derinboğaz ve ekibine birincilik ödülünü kazandıran Cihat Burak Mezarı, ekip tarafından Resim, Mimarlık, Edebiyat ve Seramik olarak 4 alanda eserler veren sanatçının kendisine ve ailesine saygı durağı olarak tanımlanıyor. Bu anlamda mezar, Burak Ailesi ve kardeşinin ailesi olan Ergüven Ailesi olarak 2 kısma ayrılıyor. Burak Ailesi’nin yanındaki 4 taş Cihat Burak’ın çok yönlü sanatını imliyor. Marmara mermeri kullanılan en yüksek taş Cihat Burak’ın yaşamını kaplayan mimarlığı, Afyon şeker mermeri olan 2. taş resme tutkusunu, Rapsodi mermeri kullanılan 3. taş edebiyatını, Uşak mermeri tercih edilen 4. taş ise seramik sanatını simgeliyor.
Doğal Taş ile Yakalanan Simgesellik
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Mezarı tasarımıyla birincilik ödülünü kazanan Rumeysa Zeynep Kurtuluş ve ekibi, halihazırda bulunan mezar taşının kısa oluşu ve bu sebeple görünürlüğünün az olması durumunu, Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an-ı Kerim’i çevirmedeki öncülüğüyle bir araya getirerek öncü ve belirgin bir strüktür elde etmeyi amaçlamış. Bu nedenle mezarın baş kısmında yükselen ince uzun ağaç ve mezarın ayak kısmında bulunan taşı dikkate alan ekip, ağaç ile birlikte dikey bir yönelim sergileyen 15×20 cm kesite ve 200 cm uzunluğa sahip Marmara mermeri mezar taşı ile mezarlığın dışından dahi görünür bir tasarım elde etmiş.
Çağhan Keskin ve ekibinin Halide Edip Adıvar Mezarı ve Optik Başkan Mezarı olmak üzere 2 ayrı kategoride birincilik ödülünü aldığı tasarımlarda doğal taş kullanımı öne çıkıyor. Halide Edip Adıvar ve kendinden önce vefat eden 38 yıl evli kaldığı hayat arkadaşı Abdülhak Adnan Adıvar’ı sonsuz uykularına yan yana uzanmış oldukları kabirlerinde birbirinden ayıracak ve Halide Edip’e özelleşen bir anıt mezar tasarımından bilinçli bir şekilde uzak duran tasarım, birbirini tamamlayan 2 platformdan oluşuyor. Uşak ocaklarından çıkarılan gri andezit taşının kullanıldığı platformların başında, Diyarbakır ocaklarından çıkarılan siyah Bazalt taşından yapılmış ve yine birbirini tamamlayan mezar baş taşları bulunuyor.
Ekibin bir diğer kategoride birincilik ödülünü aldığı mezar ise Optik Başkan’ın çubuklu siyah-beyaz forması ve kollarını iki yana açmış ikonografik duruşunu tasarıma aktarıyor. Aile kabristanını bütüncül olarak ele alan tasarımda, her 3 kabir için ortak mezar baş taşı aynı zamanda kabirleri birbirinden ayırıyor. Mezar baş taşında Diyarbakır ocaklarından çıkarılan siyah Bazalt kullanılırken Optik Başkan’ın anne ve babasının kabri üzerinde yine siyah bazalt taştan üretilen 20 cm yüksekliğinde bir lahit bulunuyor. Optik Başkan’ın aynı malzemeden çerçeve içine alınan kabri ise üzerine serilen beyaz çakıl taşı ile tamamlanıyor.
Yusuf Burak dolu ve ekibi, hala hakkında pek bir şey bilinmeyen ve 90’ların en acı olaylarından birinin hiç bilmeden öncüsü olan Halil Kaya için tasarladığı birincilik ödülünü alan mezarda, masif ve çok da damarlı olmayan beyaz mermer tercih etmiş. Marmara mermeri kullanılması düşünülen mezar, topraktan başucuna uçuşan kuş motifleriyle tamamlanmış.
Neyzen Tevfik Kolaylı Mezarı ile 1.lik ödülünün sahibi olan Nihal Konar Naş, tasarımında merkeze doğru inen 9 kat basamak ile neyin 9 boğumuna referans vermiş. 10 cm yüksekliğe sahip mezar, Neyzen Tevfik Kolaylı’nın makama ve dünya haline önem vermeyen umursamaz ve mütevazı kişiliğini işaret ediyor. Afyon ocaklarından çıkarılan beyaz mermerin tercih edildiği mezarın merkezinde yer alan ney ve neyin altı deliği ise sanki bir girdabın içeri akışı gibi insanın ölümle kendi aslına geri dönüşünü ifade ediyor.
Alican Tüfenkoğlu ve ekibinin Orhan Kemal için tasarladığı birincilik ödülünü alan mezar, ölümün de yaşam döngüsünün bir parçası olması düşüncesinden hareketle bir ziyaret ve anı döngüsü tanımlıyor. Bu döngü içerisinde gerçekleşebilecek farklı senaryolara uygun mekansal çözümleri basit ve gösterişsiz bir şekilde tasarlayan ekip, çentik duvarı, can suyu oluğu, aromatik bitki havuzu, çoklu oturma elemanı, kaide ve mezar taşları şeklinde tasarlanan mezarın çevresindeki küçük boşlukları adım taşları ve bireysel oturma elemanları ile destekleyerek döngünün parçası haline getirilmiş. Mezar taşı ve çentik duvarında Akdeniz Bölgesi ocaklardan çıkarılan limra taşı ile Marmara Bölgesi ocaklarından çıkarılan kandıra ve küfeki taşı gibi kolay işlenebilen taş gruplarını tercih eden ekip, can suyu oluğunda Denizli ocaklarından çıkarılan krem renk traverten ya da aynı tonlarda mermer düşünmüş.
Havva Yetkin ve ekibinin tasarladığı birinciliklik ödülünü kazanan mezar, Turgut Uyar’ın yaşamın dolaysız akışından beslenen şiir anlayışından hareketle, mezarlığın da çevresinin farkında olup onunla temas kuran bir ilişki içinde kurgulanmış. Mezarlık, çevresiyle etkileşim içinde olup zaman içinde onunla birlikte yaşayan, dönüşüme açık bir duruş sergilerken doğanın içine sızabileceği damarlar oluşturmak ve kısmen aşınmaya müsait bir malzeme olan kireç taşını kullanmak bu doğrultuda alınan bir karar olmuş.
Talha Girgin’e birincilik ödülünü kazandıran Cevdet Kılıçlar-Necdet Yıldırım Mezarı, mevcutta yan yana duran mezarlarının aksine bir yaklaşım öneriyor. İki mezar alanını bir bütün olarak ele alarak tek mezar anıt alanı düşüncesine odaklanıyor. Tasarımda toprak zemine serbest oturan yekpâre bir taş kütlesi bulunuyor. Taş kütlesi, olduka mütevazı şekilde toprak ile aynı düzlemde durarak teklik-birlik vurgusu yapıyor. Üzerinde bulunan ince derz çizgisi ile iki kısma ayrılarak taşın altında yatan iki kişiyi işaret ediyor. Mezar, zemin taşının ucunda göğe doğru yükselen ve neredeyse birbirine değecek kadar yakın duran iki taş kütlesi ile iki şehidi güçlü bir şekilde vurguluyor. Tasarımda; dayanıklılık, renk, doku ve görsel bütünlük amacıyla beyaza yakın açık gri, az delikli traverten taş tercih edilmiş.











