Heykel sanatını kendi bilincinin en iyi ifadesi olarak tanımlayan heykeltıraş Tansu Kırcı, amorf yüzeyleri en iyi yansıtan malzemenin doğal taş olduğunu söylüyor. Doğal taş seçimini taşın formu üzerinden yapan sanatçı, proje süreçlerinin büyük bir kısmını malzemenin gözlemiyle geçiriyor. Yaşadığı kent, coğrafya ve toplum; sanatında önemli yer bir yere sahip olurken, insanın kendi eylemlerinin faili olması gerektiğine vurgu yaparak bilinçlenme sürecini aktif ve pratik olarak tanımlıyor.
Heykel sanatına ilginiz nasıl başladı? Hikayenizden bahseder misiniz?
TK: Heykel sanatına olan ilgi ve yetimi ilginç ve tesadüfi şekilde fark ettim. Sanata olan ilgim ilk olarak 2014 yılında okuduğum bir otobiyografi kitabının kapağında bulanan usta şair ve yazar Nazım Hikmet’in fotoğrafını çizmemle başladı. Öncesinde edebiyat alanında birkaç denemem olmasına rağmen görsel sanatlarla olan bağım ilk olarak Nazım Hikmet Ran ile başladı diyebiliriz.
Eserlerinizin tasarım süreci nasıl gelişiyor, ilham aldığınız kavramlar neler?
TK: Tasarım sürecinde kendi bilincim en büyük ilham kaynağım. İnsanın kendi eylemlerinin faili olduğunu hatırlaması, kendilik bilincini mümkün kılar. Bu bağlamda üzerine sorgulamalarımı gerçekleştirdiğim kavramlardan bir diğeri de bellek kavramıdır. İnsanın kendi olabilmesi bir süreçtir; statik değil aktif ve pratiktir. Sıfırdan inşa edilen bu süreçte insan, kendi olma amacıyla bir yaşam sürdürür. Bu kavramlara ek olarak yaşadığım coğrafya, kent ve toplum da sürecin önemli dinamiklerinden.
Sanat yaşamınızda doğal taşla olan ilişkiniz nasıl başladı, bir heykeltıraş olarak bu malzemeye bakış açınız nedir?
TK: Malzeme, sanatçının kendini ve sanatını meydana getirdiği materyal olmasından dolayı son derece önemli. Ele aldığım formların bir kısmını amorf bırakarak süreci vurgulamayı amaçlıyorum. Süreç içerisinde bu fikri ve bağlamında amorf yüzeyi en iyi yansıtan malzemenin ise doğal taş olduğunu deneyimledim.
Çalışmalarınızda özellikle mermer kullanımının öne çıktığını görüyoruz. Bu malzemenin karakteri ve potansiyeli hakkında neler söylersiniz?
TK: Heykel, kendi bilincimi en ideal şekilde ortaya koyabildiğimi düşündüğüm bir ifade biçimi, bir teknik. Mermer ise tarih öncesi zamanlardan bugüne kadar birçok toplumun kendini ifade ettiği en klasik sanat malzemelerinden biri. Sanat çalışmalarımda birçok malzemeyi deneyimledim, fakat bir norm haline gelmemekle beraber, özellikle son çalışmalarımda ağırlıklı olarak anlamla bütünleşen malzemenin mermer olduğunu düşünüyorum.
Çalışmaktan hoşlandığınız farklı doğal taş malzemeler var mı? Doğal taşla ilgili hangi kaynakları kullanıyorsunuz?
TK: Çalışacağım doğal taşı seçerken sadece formu ile bağ kuruyorum. Bu yüzden genellikle doğal taşın cinsi, çalışacağım malzemenin seçiminde önemli bir etken olmuyor. Mermer ocaklarından atık taşları bizzat kendim seçiyorum. Fakat çoğu zaman yüksek lisans eğitimime devam ettiğim üniversitenin atölyesinde bulunan mermerleri değerlendiriyorum. Çalışacağım doğal taşları uzun süre gözlemliyorum ve aslında projenin büyük bir kısmının bu gözlem ile düşünme aşamasında gerçekleştiğini söyleyebilirim.
Malzemenin farklılaşması üretim sürecinde ne gibi değişimlere sebep oluyor?
TK: Malzeme, sanatçının kendisini sanatsal olarak meydana getirme sürecinin önemli bir parçası. Malzemenin farklılık göstermesi, üretim sürecinde herhangi olumsuz bir etki oluşturmadığını düşünüyorum. Çünkü malzeme değişkenlik gösterse de malzemede içkin olan tin, bilinç hala aynı oluyor. Olacaktır. Konu daima sanatçıdır fakat tema ve bağlamda malzeme değişkenlik gösterebilir.
Şu sıralar üzerinde çalıştığınız güncel işleriniz hakkında neler söylersiniz?
TK: Son çalışmalarımda bellek vesilesiyle kendilik arayışı içerisindeyim. İnsanın kendisini tanımlayan şey eylemin faili olarak kendi olduğunu hatırlamasıdır. Bu esnada hatırlama edimi bizi bellek kavramına götürüyor olacak. Bellek en geniş anlamıyla geçmişin tarihteki izi. Bu izlerle birçok tarihi unsurda karşılaşabiliriz. Geçmişle tıpkı bir arkeolog gibi aktif arayış içerisindeyim. Bu arayışların ifadesi mermer aracılığıyla mimari unsurlar üzerinden oluşagelmektedir.
Doğal taş ile çalışan bir heykeltıraş olarak ülkemizin hangi bölgelerinden taşlarla çalışmayı tercih ediyorsunuz?
TK: Ele aldığım kavramları ve oluşa getirmek istediğim formları göz önünde bulundurduğumda öncelikli olarak belli bir bölgenin belli bir taşından ziyade kullandığım doğal taşın formuyla ilgileniyorum. Çünkü taşın formu oluşa gelecek sanat nesnesini belirleme aşamasında önemli bir noktada yer alıyor. Form, taşı gözlemleme aşamasında zihnimde biçime geliyor aslında. Benim yapmam gereken ise sadece fazlalıkları atmak oluyor.
Üretim aşamasında kaynak temini açısından zorluk yaşadığınız oldu mu? Olduysa bu konuda neler söylemek istersiniz?
TK: Doğal taş, mevcut piyasada özellikle öğrenciler için temini oldukça zor bir malzeme. Temin edilse bile ağırlığından dolayı taşınma konusunda zorluklar yaşanabiliyor. Mermer ocaklarının elde ettiği atık taşları, özellikle üniversitelerle ve öğrencilerle karşılıklı istişare sonucunda paylaşmalarının gayet güzel olacağı kanaatindeyim. Tabiiki bu konuda öğrencilerinde talepkar olmaları gerekli.