Otel tasarımları ve bu tasarımların oluşturduğu atmosferler, bu mekanların kullanıcılar tarafından konaklama için tercih edilmesindeki en önemli sebepler arasında yer alıyor. Duyularla deneyimlenen mekan kavramında duyuları harekete geçiren başrollerden biri ise malzeme. Özellikle bu malzeme, insanın varoluşundan beri yanında olan doğal taş ise, tasarımlar yaşayan birer mekan haline dönüşüyor. Doğallığı, kalıcılığı, özgün dokusu sayesinde doğal taş, her dönem yaşama ve barınma kültürünün bir parçası olmaya ve kullanıldığı alanlarda en güçlü şekilde varlığına dikkat çekmeye devam ediyor. Bu sayıdaki Dosya sayfalarımızı, çağdaş mimarların cephelerine doğal taşla kimlik kazandırdığı, Çin, İngiltere, Hindistan, Sri Lanka ve İspanya’da konumlanan 6 otel tasarımına ayırdık…
Redstone Evi
Mimari
Tasarım: Atelier 100s+1
Tamamlanma Tarihi: 2016
Alan: 1875 m²
Yer: Baotou, Çin
Fotoğraflar: Zhi Xia
Çin’in Baotou kentinde konumlanan 1000 metrekare
büyüklüğündeki Redstone Evi, Atelier 100s+1 tarafından doğal çevreden ilham
alınarak tasarlanmış. Yapının ana işlev alanlarının yerleşimleri, bölgenin
kullanıcı gereksinimleri ile doğal çevre ve güneş ışığı yönelimi gibi avantaj
ve dezavantajları göz önünde bulundurularak tanımlanmış.
Binadaki ana mekanlar, geleneksel Çin yapılarındaki koridor yöntemiyle
düzenlenmiş. Yapı, kamusal veya özel, esnek kullanımlarla bağlantılı, karmaşık
ve düzenli alanlar ile şekillendirilmiş. Redstone Evi’nde, her biri işlevlerine
göre farklılık gösteren üç farklı “fonksiyon kutusu” bulunuyor. Birinci sette
bulunan altı kutu yatak odası olarak işlevlendirilken; 4 kutu bulunan ikinci
set eğlence alanı olarak kurgulanmış. Yemek fonksiyonunu karşılayan üçüncü
sette ise 2 kutu yer alıyor. Yapıda, bu üç fonksiyon haricinde giriş işlevini
karşılayan bir de bağımsız kutu bulunuyor. Kamusal koridorlarla bağlantısı olan
kutuların her biri farklı boyut ve yüksekliklere sahip.
Yapının cam koridorları, esnek ve fonksiyonel birçok transparan alan
oluşturuyor. Redstone Evi’nin farklı işlevlere hizmet eden kutu cephelerinde
kullanılan işlenmemiş doğal taşlar, transparan cam malzeme ile güçlü bir
kontrast yaratıyor. Bu kontrast, boşluktan içeriye yürüyen kullanıcılar için
sadece koridorla sınırlı bir deneyim alanı yaratmıyor, aynı zamanda etrafı
gözlemleyebilme imkanı da sunuyor.
The Clifftops
Mimari Tasarım: Morrow + Lorraine
Proje Yeri: Dorset , İngilter
Tamamlanma Tarihi: 2020
Fotoğraflar: Jim Stephenson
Londra merkezli tasarım stüdyosu Morrow + Lorraine, İngiltere’nin Dorset bölgesinde bir yamacın üzerinde bölücü taş duvarlar ve düzensiz cephe kurgusuna sahip 5 tatil evi yapısını hayata geçirmiş. Clifftops, kısmen yıkık durumda olan Rufus Kalesi ve gotik tarzda yapılmış olan Pensilvanya Kalesi gibi iki önemli tarihi mekan arasında konumlanıyor. Yapının tarihi çevresi ile uyumlu bir şekilde araziye oturması ve kıyı manzarasının benzersiz karakterini tamamlaması, tasarımın en önemli noktası olmuş.
Mimarlar tasarım konseptinin oluşma fikrini, alana hassasiyetle yerleşerek yapının arazi üzerinde inşa edilmiş gibi değil; topografyadan yontulmuş gibi görünmesi olarak açıklıyor. Merkezdeki binalar, araziyi domine ediyor gibi görünmemeleri için kısmen eğimli alana yerleştirilmiş. Yamacın tepesinde konumlanan binaları inşa edebilmek için gerekli olan sağlam temeller jeoteknik çalışmalarla yapılmış.
Yapının cephesinde kullanılan yerel Portland taşı, projenin çevresi ile bağlantı kurmasına yardımcı oluyor. Britanya’dan çıkarılan bir tür beyaz-gri kireçtaşı olan Portland taşı, St. Paul Katedrali, Buckingham Sarayı gibi büyük kamu binalarında kullanılmış.
Yapının denize bakan barınma birimleri arasında konumlandırılan bölme taş duvarların yükseklikleri, cephelerden dışarıya doğru gittikçe azalıyor. Bölücü duvarlar, dışarıdan mekanın içine doğru pürüzsüzleşirken; iç duvarlar, yaşanmışlık izlerini ortaya çıkaran ayırt edici bir yüzey dokusuna sahip.
Kondan Retreat Resort
Mimari Tasarım: PMA madhushala
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 5600 m²
Yer: Pune, Hindistan
Fotoğraflar: Hemant Patil
PMA madhushala Mimarlık tarafından Hindistan’ın Pune
kentinde tasarlanan Kondan Retreat Resort, doğal bir alanda modern olanaklarla
sağlanan konukseverliğin de ötesine geçerek sosyal, bölgesel ve çevresel
bağlamdaki endişeleri de gidermeyi amaçlıyor. Yalnızca yarısı inşa edilen 30
dönümlük arazinin, %16’sını tatil tesisleri için, %10’u yağmur suyu hasadı ve
elektrik üretimi için, %23’ü ise ağaçlandırma için ayrılmış. Geleneksel
mimariden ipuçları alarak inşa edilen yapı, özel ve kamusal alanları tanımlayan
ve çevresindeki tarihi hisarların sosyo-ekonomik faaliyetlere katkıda bulunan
bir dizi duvar olarak gelişimine başlamış. Kondan Retreat Resort’un yapımından
beklenen girişim, kentsel ziyaretçiye ve mekan bağlamına saygı duyan,
komşularını yabancılaştırmayan yerleşik bir formda bir konfor düzeyi
sağlamasıymış.
Tarihi bir hisarın konturları üzerinde hayal edilen yapı, yamaç boyunca inerek
her biri amacına özgü benzersiz bir karaktere sahip sekiz kesişen duvarla
tanımlanıyor. Tasarımda kapalı, yarı açık ve açık alanların iç içe geçmesi ile
resepsiyon, restoran, yüzme havuzu, sağlık kulübü, spa, barınma alanları
gibi farklı işlev alanları ortaya çıkmış.
Yapının inşaat malzemesinin çoğu araziden temin edilmiş. Temellerin
kazılmasından elde edilen taş, yığma duvar işçiliğine ve kompozit kaya betonuna
kadar çeşitli yerel tekniklerle yaygın olarak kullanılmış. Proje kültürel
sürdürülebilirlik kadar önemli olan bir kalkınma modeli yaratma fırsatı sunuyor
ve Hindistan’da onlarca yıldır ilk kez bir taş ev inşa edilmesinin önünü
açmış.
Viveda İnziva Oteli
Mimari Tasarım: A for Architecture
Tamamlanma Tarihi: 2019
Alan: 3900 m²
Yer: Trimbak, Hindistan
Fotoğraflar: Hemant Patil
Hindistan’ın Trimbak kentinde A For Architects tarafından tasarlanan Viveda Wellness Retreat’in inşa edildiği bölgede özellikle yazlar çok sıcak ve kuru geçtiği için projenin ilk amacı bu ortama cevap verecek hacimler tasarlamak olmuş. Projedeki mekanların çoğu, minimum duvar inşa edilerek hem gölge oluşturacak hem de maksimum seviyede ışık ve havayı içeriye alacak şekilde tasarlanmış. Bütün yapılar, havayı ve yeterli nemi içeriye almak ve ortam sıcaklığını dengelemek için avlular ve yeşil cep boşluklarla gözenekli hale getirilmiş.
Yapının inşa edildiği Beze köyü ve çevresindeki yerleşim yerlerindeki yapı pratiklerini anlamak ve tasarıma dahil etmek, projenin ikincil hedefi arasında yer alıyor. Köydeki evlerde tipik olarak, çatı için taş kaide, ahşap çerçeve, tuğla veya kerpiç duvarlar ile kil kiremitler kullanılıyor. Bu bağlamda proje, bazalt taşı, ahşap karkas ve kiremit çatı kullanılarak tasarlanmış. Beton ve çeliğin bilinçli olarak minimumda tutulduğu projede tüm malzemeler yerel olarak temin edilmiş.
Bölgede bol miktarda bulunan bazalt taşı, taş ustaları tarafından yontulmuş ve yerinde monte edilmiş. Projede taşıyıcı duvarlar, basamaklar, avlular ve peyzaj gibi çoğu alanda yapıya peyzaja nazikçe oturan bir kalıp görünümü ve monolitik bir karakter kazandırmak için bazalt ile yapılmış. Binaların monolitik karakteri, peyzaj, gökyüzü ve binadaki boşluklar arasında sürekli bir kontrast oluşturmaya yardımcı olarak kullanıcıların dikkatini binadan peyzaja, yapıların çevresine çekiyor.
Wild Coast Orman Evi
Mimari ve Peyzaj Tasarım: Nomadic Resorts,
İç Mimari Tasarım: Bo Reudler Studio
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 5250 m²
Yer: Palatupana, Sri Lanka
Fotoğraflar: Marc Hernandez Folguera
Mimari ve peyzaj düzenlemesi Nomadic Resorts, iç mekan tasarımı Bo Reudler Studio imzası taşıyan Sri Lanka’da konumlanan Wild Coast Tented Lodge’ın tasarımında sürdürülebilirlik, peyzaj ve tarihi miras iç içe geçmiş. Sri Lanka’nın güneyindeki Yala Ulusal Parkı’nın kenarında yer alan eko-tatil köyü tasarımının organik mimarisi, ormanlar ve Hint Okyanusu kıyısı arasında uzanan alana kusursuz bir şekilde entegre olmuş.
İnsan ölçeğini benimseyen projede ana binalar, arazinin her iki ucunda organik olarak kümelenmiş kaya benzeri pavyonların çıkıntıları gibi görünüyor. Büyük ve açık hacimlerin daha özel işlevleri barındıran küçük ve kapalı kubbelerle kesiştiği tasarımda, girişteki karşılama alanını; sahil barı, restoran ve kütüphaneye bağlayan koza benzeri gergin membran yapı kümeleriyle kaplı, kıvrımlı bir doğal peyzaj alanı yaratılmış.
Uzaktan bakıldığında katı hacimler gibi görünen; yakından incelendiğinde hafif ve açık yapılar olduğu anlaşılan büyük pavyonların tasarımında, geniş kemerli açıklıklar ve yüksek tonozlu tavanlarla güçlü bir mekan hissi yaratılmış.
Tasarımın mimarisi yapıların dışına odaklanırken; iç mekanlarda bakır, pirinç, terrazzo, ahşap, bambu ile eşleştirilen ve alanın bağlamını yansıtan taş, kuvars ve kerpiç gibi yerel malzemeler, yüksek kaliteli ve güçlü malzeme seçimine dikkat çekiyor.
Hospes Palma Oteli
Mimari
Tasarım: EQUIP Xavier Claramunt
Tamamlanma Tarihi: 2009
Alan: 5500 m²
Yer: Calvià, İspanya
Fotoğraflar: Adrià Goula
İspanya’nın Calvia kentinde konumlanan ve 1948 yılında turistler için özel olarak inşa edilen Maricel Otel’nin yenilenme ve genişletilmesini kapsayan Hospes Palma Oteli projesi, EQUIP Xavier Claramunt imzası taşıyor. Tasarımın ilk adımı olarak denizin varlığının kabul edildiği projede ikinci adım, Majorca bölgesinin tarihinde var olan ağaçlar ve taş duvarları tasarıma dahil etmek olmuş.
Projede, otelin ayrıcalıklı konumunun sağladığı avantajdan dolayı tesislerinin denize doğru genişletilmesi oldukça kolay olmuş. Yapı, bodrum katının genişletilmesi ile bir dizi kemer kullanılarak teraslar yardımı ile denize yaklaştırılmış ve yapının odağı taşlı sahile kaydırılmış.
Tasarımda ilk hedef Akdeniz’de kolayca bulunabilen küçük mağaralar ve kaya sığınaklarına benzeyen bir atmosfer yaratmak olmuş. Binaya ek olarak inşa edilen yapılar, orijinal yapının önündeki iki parselde inşa edilmiş. Bu doğrultuda genişletme projesiyle, ana giriş olarak orijinal binanın önemini vurgulamak ve mevcut kentsel gelişime alternatif bir bağlam oluşturabilecek yeni alanlara erişim sağlamak hedeflenmiş.
Yeni durumla birlikte Majorca bölgesinde geleneksel tarım faaliyetlerinde kullanılan teraslar, bir vadi olarak yeniden düzenlenmiş. Yeni oluşturulan vadi, yeni alanları ana binaya bağlayarak ilerliyor. Tasarımda, kuru taş duvarlar, yapıların alandaki toprağın üzerine nasıl yerleşileceği konusunda referans olmuş. Yerelde bulunan sağlam, kuru taşlar, yapıyı komşu yapılardan ayırarak arzu edilen bir atmosfer yaratmış.