“Hiçbir Şeyin Resimleri” sergisi PG Art Gallery’de 7 Ekim tarihine kadar devam edecek. Serginin küratörlüğünü Arie Amaya-Akkermans üstleniyor.
Günümüzde soyutlamayı tarihsel, metodolojik ve tematik perspektiflerden inceleyecek olan karma sergi, farklı periferilerden gelen sanatçılarla, kuşaklar arası bir diyalog yaratarak küresel olanın genişletilmiş bir resmini oluşturmayı amaçlıyor. Hiçbir Şeyin Resimleri, ismini Kirk Varnedoe’nun aynı isimli, Pollock’tan sonra soyut biçimi incelediği, 2006 tarihli kitabından ödünç alıyor. Varnedoe’nun kitabı Batı-odaklı olsa da, biçimciliği saf biçim olarak görmeye karşı durduğu pozisyonunu paylaşıyoruz. Bunun yerine soyut sanatı sosyal bağlam içerisinde anlamlandırılabilen, ’gelişmekte olan bir işaret sistemi’ olarak okuyoruz. Bu işaret sistemi çoğulcu; farklı kaynaklara ve birçok başlangıcı kapsayabilecek dinamik bir mekanizmaya sahip.
Hiçbir Şeyin Resimleri, resimlerin olmadığı bir dünyada yaşama denemesi, ya da temsiliyetin tüketilmesi koşuluna karşı nasıl bir tepki vereceğimizle ilgili. Varnedoe’nun kitabından öğreniyoruz ki soyutlama aynı zamanda öz olanı ortaya çıkarmak amacıyla geçici bir anlamsızlık arayışıdır. Serginin ilk bölümü olan “Resimler olmadan hayat”ta derin zaman fikirlerine yoğunlaşarak Devran Mursaloğlu’nun (2002-2017) post-minimalist, süreç odaklı heykelleri gösteriliyor. Mursaloğlu’nun heykelleri mekan üzerine düşünen genç kuşak sanatçıların işleriyle bir araya getiriliyor: Alexandra Paperno’nun yok edilmiş konstelasyonlarından bir parça, Amba Sayal-Bennett’in post-ütopik mimarisi, Hala Schoukair’in çok yüzlü objeleri ve Sergey Rozhin’in ahşap kavramı birlikte gösteriliyor.
İşaret-Yer Sistemleri adlı ikinci bölümde çeviri süreçleri ve dil ile “olay” arasındaki iletime referans veriliyor. Üçüncü bölümde “Tarihi diyaloglar” başlığı altında Sibiryalı kültür ikonu Damir Muratov, Maleviç’in mirasına esprili yaklaşımını iki kuşak arasındaki diyalogu takip ediyor. “Biçimcilikler” adlı dördüncü bölümde soyutlamanın haliyle ilgili uykuda olan tartışmalar örtülü bir şekilde uyandırılıyor; sıkça tartışılan zombi biçimciliğine de selam vererek farklı bir soyağacı üzerinden yaratılan anlatımda, genç Rusyalı sanatçılar Ivan Novikov, Petr Kirushna ve Vitaly Barabanov, günümüz soyut biçimciliğini farklı güncel kaynaklara dayandırarak tartışmaya açıyor. Sergideki bölümler birbiriyle konuştuğundan ve birbirine geçtiğinden, farklı okumalar mümkün. Hiçbir Şeyin Resimleri, sürekli değişmekte olan İstanbul’u arkasına alarak izleyiciden soyut işaretleri gerçeklikten kaçma yöntemi olarak değil de çok yönlü düşünce sistemi olarak görmesini talep ediyor ki bu sayede içinde bulunduğumuz derin bedensizlik, duygusal yoksunluk ve sonsuz hareket döneminde sosyal, siyasi ve kültürel olan ile başa çıkabilelim.
