18 Aralık 2014 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde yer alan Kazandibi, Açık Fakülte kapsamında 24. kez düzenlenen Açık Seminer’de Aslıhan Demirtaş’ın sunumuna ev sahipliği yaptı. “Taşı mı yonttun? Geri dur bak. Yontmama şaşma, taşa şaş,” başlıklı sunumunda Demirtaş gerçekleştirdiği 3 farklı tarzdaki işten bahsetti.
Franko Buskas’ın “Cot Mendime Gorsektimi Vuru?” isimli kitabındaki bir şiirden alıntılarla hazırlanan sunumun başlığı en az anlatılanlar kadar ilgi çekiciydi. Taşa müdahalede bulurken mütevazı olmak gerektiğini söyleyen Demirtaş, sunduğu 3 projede de insan / mimar olarak tevazu üzerine düşündüğünü belirtti. Projeler için ortak bir kelimenin; feragatin çok iyi oturduğunu sözlerine ekledi.
Sunulan 3 proje mimar tarafından şu şekilde gruplandı:
1. Mimar / doğa ilişkisinde feragat,
2. Tasarım / üretim sürecinde feragat,
3. İşbirliği sırasında yaptırım gücünden feragat.
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Odak Alanları Fikir Projesi Yarışması’na katılan ekibin başı olan Demirtaş, bölgenin savaşlarla anıldığını ve savaşı neyin dindirebildiğini düşündüklerini ifade etti. Burada, sahibiyet hırsının hiç var olmadığı ana geri dönmeyi amaçlayan ekibin jeolojik döneme kadar geri gitmek zorunda kaldığını belirtti. Peki, Gelibolu’nun esas hâkimi kim? Bu sorunun cevabını ekip toprak ve taşta bulmuş. Jeolojik araştırmaların sonucunda en altta kalan katmanı en üste örtmek amaçlanmış.
6 odaklı alanı düzenleme problemi ve park olarak kimliği ayrıntılarıyla düşünülmüş. Bir tür kireç taşı olan tafoninin yapısındaki deliklerin açılması için 400 sene geçmesi gerekiyormuş. Taşın hareketli doğasının mimariyi etkilemesi istenmiş. Peyzaj mevsimlerin ritmini yansıtırken taşla zamansızlık yaratılmak hedeflenmiş. Aynı peyzaj her yerde aynı şekilde tasarlanmış…
Demirtaş projenin eskizlerinden örnekler gösterdikten sonra ikinci grubu anlatmaya koyuldu. Tasarım Bienali’nin paralel etkinliklerinden biri olan Dhoku için kilimler tasarlanmış. Manisa’da bir köyde yer alan kilim üreticisi ile işbirliği içinde çalışılmış. “Kilim kendini ispatlamış bir zanaattır,” sözünden yola çıkan tasarımcılar herhangi bir tasarım yapmak yerine tasarımlarını anlatarak üreticiye ifade etmiş.
Üretimden hemen önce, tasarımcılar köyü ziyaret etmişler; kilim / dokumacılık / Anadolu romantizmi gibi öngörüleri kırılmış…
Tasarım ayağında her kilimin 2 ya da 3 tane müellifi varken en az 2 ya da 3 kişi tarafından dokunmuşlar.Demirtaş kilimler ve üretim sürecine ait fotoğraflar gösterdikten hemen sonra son grubu anlatmaya başladı.
Blind Dates Project, eski Osmanlı topraklarıyla bağlantısı olan ancak birbirini tanımayan kişileri bir araya getirip sanatsal işler yapmasını talep eden bir sergi. Bu kapsamında Lübnanlı mimar Asla Demirtaş ile eşleştirilmiş Demirtaş. Kars Ani’de bir ayağı Ermenistan’da diğeri ise Türkiye’de olan bir köprüden bahsetti.
İki mimar konsensüs yoluyla işin bitmeyeceğini fark edince bir işbirliği olmadan gerçekleştirmeye karar vermişler. Demirtaş, hayal ve düşünce birbiriyle çelişmeden nasıl aynı yerde / anda olabileceğini sordu. Hiç Ani’ye gitmeden internet üzerinden bulunan görselleri iki mimar birbirine gönderip üzerinde manipülasyonlar yapmış.
Lentiküler basım yoluyla bu imajların orijinalleri ile tasarımcıların hazırladıkları imajlar üst üste bindirilmiş. Bu ürün görsel iletişim için yapılmış.
Daha sonra grafik iletişim safhasına geçilmiş ve hazırlanan çizimler değiş tokuş edilmiş. Özgün görsel üzerinden çizimler değiştirilmiş ve üzerinde oynamalar yapılmış, böylece ürün hiç kimsenin olmamış. Son safha olan tektonik iletişim içinse hayali peyzajlar yaratılıp birleştirilmiş.
Blind Dates Project sadece New York’ta sergilenmiş; finansal sorunlar yüzünden sergi İstanbul’a getirilememiş.
Seminerin ardından Demirtaş’ın kendi feragat deneyimleri izleyicileri düşünceleri ile baş başa bırakmış gibi gözüküyordu
Derleyen/ Compilede: Yağmur Yıldırım Mimar / Architect