Ülkü Karaburçak, Mimar
2005 yılında kurduğu Habif Mimarlık çatısı altında mimari/iç mimari proje, tasarım ve uygulama alanlarında çalışmalarını sürdüren Mimar Hakan Habif, projelerin fonksiyonları ve kullanıcı gereksinimleri en uygun şekilde çözüldükten sonra estetik değerlerle desteklenmesi gerektiği görüşünü benimsiyor. Bu değerleri projelerine katarken, sahip olduğu vizyon, bilgi birikimi ve deneyimleriyle hareket eden ve ele aldığı problemleri çok yönlü değerlendiren Habif, mimarlığın sanatsal yönü fazla olsa da aslında daha bilimsel bir alan olduğuna inanıyor. Hakan Habif ile güncel kurumsal ofis, müstakil konut ve zincir mağaza tasarımları, malzeme seçimleri ve doğal taş seçimleri hakkında sohbet ettik.
Mimarlık yolculuğunuzun nasıl başladığını ve Habif Mimarlık’ı nasıl kurduğunuzu kısaca sizden dinleyebilir miyiz?
Hakan Habif: İTÜ Mimarlık mezunuyum. 1997 yılında çok sevdiğim arkadaşım Ali Doruk ile birlikte Net Mimarlık’ı kurduk ve 2005 yılına, Habif Mimarlık’ın kuruluşuna kadar birlikte çalıştık. 15 yılı aşkın süredir mimari/ iç mimari proje, tasarım ve uygulama alanlarında çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Pronet, Arzum, Skechers, Hedef Filo, Markafoni, Trendyol gibi isimleri iyi bilinen firmaların yanı sıra, çok sayıda büyük metrekareli müstakil konut ve Nezih Kitap Evleri gibi zincir mağaza tasarımları gerçekleştirdik.
Habif Mimarlık’ın tasarım felsefesi hakkında neler söylemek istersiniz? Sizin için olmazsa olmaz kriterler hangileri?
HH: Açıkçası mimaride moda, trend gibi ifadeleri doğru bulmuyoruz. O sene tekstilde bordo renk moda olabilir ama mimaride lacivert renk moda diye bir şey diyemeyiz. Sanatsal yönü fazla olsa da daha bilimsel bir alan mimarlık. Trendler, modalar yerine, teknolojinin ilerlemesiyle gelişmiş versiyonları ortaya çıkan malzemelerden bahsedebiliriz. Mesela ahşap kaplama çok farklı sıkıştırma yöntemleriyle yüksek yoğunluklu başka türlü kaplamalara dönüşebilir.
Ofisinizde tasarım süreci nasıl ve hangi aşamalarla gerçekleşiyor? Ekip yapınızdan bahseder misiniz? Nasıl bir iş bölümü ile çalışıyorsunuz?
HH: Uzun yıllardır beraber çalıştığımız ve ekibimize yeni dahil olan arkadaşlarımız ile birlikte 8 kişilik bir ekibimiz var. Yeri geldiğinde deneyimli bir arkadaşımızın tek başına yürüttüğü proje süreci, projenin büyüklüğü ve ihtiyaçlar doğrultusunda 3-4 kişilik bir mimari ekip tarafından tamamlanabiliyor. Genelde ofiste başlayan tasarım süreci, müşteri ile sürekli diyalog halinde kalarak devam ediyor. Kullanıcının ihtiyaçlarını doğru yanıtlayan ve estetik bir proje tasarımı ortaya koymak ilk önceliğimiz.
Pandemi nedeniyle yaşam tarzlarımızdaki değişikliklerle birlikte bir dönüşüm sürecine de girdik ve bu dönüşüm tüketim alışkanlıklarımızı da ciddi bir şekilde etkiledi. Bu süreçte konut ve ofis projelerinde ne tür yeni talepler ve eğilimler gözlemlediniz?
HH: Bu süreçte ofisler ve çalışma mekanları daha çok kendilerini pandemi sürecine adapte eden tadilat ve hijyen odaklı revizyonlara giderken, bir çok insan yaşadıkları ve yaşayacakları mekanları kurgulama yoluna gitti. Ofis projelerinde yüksek insan yoğunluğu olan mekanlar seyrekleştirilmesi, bölücü panel sistemleriyle kişilerin grup masalarda kısmen izole olması gibi taleplerle karşılaştık. Reklam, dijital medya gibi sektörlerde çalışan bir çok firma, mevcut ofislerini boşaltarak, çok daha ufak metrekareli, yalnızca toplantı odaları ya da birebir görüşme odaları olan mekanlara taşındı. Evden çalışma sistemi yaygınlaşarak online platformlar üzerinden bir nevi yeni ofisler kurulmaya başlandı. Kimi çalışanlar için evleri yeni ofisleri oldu. Müşteriler bize kendilerine evde bir çalışma mekanı kurgulama gibi taleplerle geldiler.
Son dönemde tamamlanan S Misafir Evi projenizden söz edebilir misiniz? Pandemi sonrasındaki yeni eğilimlere yönelik bu projenizde ne tür çözümler geliştirdiniz?
HH: Bebek’te bahçe içinde bulunan yapı, eski eşyaların istiflendiği, depo olarak uzun süredir kendi haline bırakılmış ve kullanılamaz bir haldeydi. Amacımız, konumu ve günümüz kullanım ihtiyaçları itibarıyla oldukça elverişli bu yapıyı dönüştürmek, az ve öz müdahaleler ile modern ve nitelikli bir yaşam alanı haline getirmekti. Duvarlar, asma tavan, döşeme tümüyle ortadan kaldırıldı. Kitchenette, bar, yeme, oturma, yatma mekanları açık bir plan dahilinde çözülüp bir akış ile birbirleriyle ilişkilendirildi. Böylece küçük ama her penceresi manzaraya açılan tüm iç mekan, ferah, modern, kullanışlı minik bir eve dönüştü.
Sizce pandemiyle de perçinlenen doğaya dönüş özlemi mimariyi ve iç mimariyi hangi yönlerden etkileyecek?
HH: Muhtemelen projelerde yeşili daha çok kullanmaya başlayacağız. Ağaç altında yaptığımız basit bir pikniğin ya da ormanda kısa bir yürüyüşün bile hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anladık. Bu nedenle açık alanı daha fazla olan projeler, büyük teraslar, balkonlar, peyzajı güçlü yerleşimler ve kentlerle karşılaşacağımızı düşünüyor ve umuyoruz.
Projelerinizin malzeme seçimlerinde doğal taş nasıl bir yer kaplıyor? Hangi tür doğal taşları daha çok tercih ediyorsunuz?
HH: Doğal taş konusu, insanlığın gelişiminden bu yana gerek yapı elemanı, gerek ev gereçleri olarak hayatımızda ön planda oldu. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yerini çok daha güncel malzemelere bırakarak hayatımızda farklı şekillerde yer almaya devam etti, bundan sonra da devam edecek. Biz projelerimizde daha çok bazalt, traverten gibi taşları kullanıyoruz. Mümkün olduğunca yerli taşlar kullanmaya da özen gösteriyoruz.
Doğal taş seçimlerinizdeki belirleyici kriterler hangileri?
HH: Habif Mimarlık olarak tasarımda kullandığımız malzemelerin zamansızlığı irdelediğimiz bir konu. Bu bağlamda, projelerimizde malzemelerin popülerliğinden öte doğallığıyla bir araya gelmesine öncelik veriyoruz. Bizim açımızdan doğal taşın kullanımı da bu doğrultuda elzem. Ofis tasarımlarında karşılama alanı, üst düzey yönetici alanları gibi firmanın kurumsal kimliğinin açıkça gözlemlenebildiği noktalarda tasarım öyküsü ile de ilişkilendirerek kullanımı yaygın. Taş seçimlerimizi daha çok projenin yeri ve konsepti belirliyor. Seçilen lokasyon, kullanılan renk paletleri, diğer malzeme sağlanacak olan harmoniye göre mermer/taşlar belirleniyor.
Güncel projeleriniz ve gelecek planlarınız hakkında neler söylersiniz?HH: Şu anda Ege ve Akdeniz yöresinde, bu coğrafyalarının iklim özelliklerine göre tasarlanan konut ve villa projeleri üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca İstanbul içinde konut ve ofis projelerimiz bulunuyor. Bir yandan da kendi ofisimizi yeniden tasarlama sürecine başladık. İleride de çizgimizi koruyarak, kullanıcı odaklı prestijli projeler yapmamız en büyük idealimiz.