Restoratör İç Mimar Eda Tahmaz tarafından İstanbul’da kurulan EDDA Architecture ürün tasarımı, mimari ve iç mimari projeler üzerine çalışan bir tasarım stüdyosu. İstanbul ve Karadağ’daki ofislerinde ticaret, konut ve konaklama yapıları başta olmak üzere proje ve danışmanlık alanlarında kazandığı uzmanlık ile yirmi yılı aşkın süredir yaratıcı ve ilham verici tasarımlarının uygulamalarını da yaparak bireysel ve kurumsal işverenlerinin hizmetine sunan EDDA Architecture kurucusu Eda Tahmaz ile iç mekan tasarımı ve uygulamasını gerçekleştirdikleri, European Property Awards ödülüne layık görülen Imak Ofset Yönetim Ofisi projesi başta olmak üzere ofis tasarımlarına olan yaklaşımlarını, doğal taş malzemeyle ilgili beklentilerini ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Mimarlık yolculuğunuzun nasıl başladığını ve EDDA Architecture’ı nasıl kurduğunuzu kısaca sizden dinleyebilir miyiz?
Eda Tahmaz: 1991 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’nü mezun olarak tamamladım. Ardından bir süre çeşitli restorasyon ve mimarı projelerde çalıştım. 2008 yılında EDDA Architecture’ı kurdum. Ticaret, konut ve konaklama yapıları başta olmak üzere proje ve danışmanlık alanlarında yirmi yılı aşkın süredir yaratıcı ve ilham verici tasarımların uygulamalarını da yaparak bireysel ve kurumsal işverenlerinin hizmetine sunuyoruz. İstanbul’daki merkez ofisimizin yanı sıra Karadağ’da da bir şubemizi açtık. Ana çekirdek kadrosu 7-8 kişi olan bir ekibiz.
Ofisinizde tasarım süreci nasıl ve hangi aşamalarla gerçekleşiyor?
ET: Her proje kendi yerine ve amacına göre farklılıklar gösterse de, bizim için değişmeyen tek konu fonksiyonu ön planda tutarak her mekanın içindeki hikayeyi ön plana çıkarmak ve bunu en iyi şekilde anlatmak. Bir mekanın kurgusunu yaparken göz önünde bulundurduğumuz ana unsurlar, tasarım aşamalarının ve katmanlarının oluşturulması sırasında istenilen fonksiyon, amaç ve duyguyu tam anlayabilmek ve bir bütünlük içerisinde korumak ve ön plana çıkarmak.
Kurumsal firmalar için yaptığınız ofis tasarımlarının portföyünüzde önemli bir yer kapladığını görüyoruz. Ofis tasarımlarında son yıllarda hangi tasarım kriterleri ön plana çıkıyor?
ET: Geçmişten günümüze ihtiyaçlar değiştikçe daha farklı bir noktaya geldi ofis tasarımları. Kuşak farlılıklarının aktif rol almasıyla birlikte ofis mekanlarının sunduğu imkanlar da tamamen değişti. Çalışanların kendilerini huzurlu ve konforlu hissedeceği, rahat iletişim kurabilecekleri, doğal malzeme ve dokuların sıcaklığı ile harmanlanmış mekanların çalışanların psikolojisine olumlu yönde katkı sağladığı kanıtlanmış. Doğal malzeme kullanımının, çok amaçlı çalışma alanlarının, lounge alanların, kullanılan renkler ile seçilen ürün ve aksesuarların çalışanların motivasyonunu artırmada oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Farklı renk ve doğal dokuların bir arada kullanılmasıyla çalışanların farklı alternatifler ve yaratıcı fikirler üretmesi kolaylaşıyor. Doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlanılarak gerçekleştirilen mimari çözümler ise daha ferah bir ofis ortamı yaratılmasında ve dolayısıyla üretkenliğin artırılmasında oldukça etkili.
Ofislerde tasarım sürecini belirleyen en önemli faktör firmaların faaliyet konusundan ziyade organizasyon şemaları ve iç işleyiş düzenleri diyebilirim. Öte yandan ofisin işleyişi her ne şekilde olursa olsun tasarımlarımız aracılığı ile ofis kullanıcılarını daha yaratıcı ve daha aktif olmaları yönünde teşvik etmeyi ve böylece ofis yaşamının da dinamik hale gelmesini hedefliyoruz.
Imak Ofset Yönetim Ofisi, European Property Awards 2020’de “Best Office Interior Turkey” ödülüne layık görüldü. Sizce projeye ödül kazandıran temel nitelikler hangileriydi?
ET: Imak Ofset Yönetim Ofisi, iç mekan tasarımını ve uygulamasını gerçekleştirdiğimiz bir proje. Kullanılan renkler, malzemeler ve iç peyzaj çalışmaları ile firmanın kurumsal kimliğini ön plana çıkardık. İç mekanlar, renkli, dinamik ve işlevsel bir stilde tasarlandı. Çekirdekte kurgulanan sosyal alanlar etrafında tasarlanan departmanlar ile çalışanlar için keyifli bir ortam oluşturduk. Kullanıcı isteklerinin de etkili olduğu renk seçimleriyle departmanlar arasında çeşitlilik oluşturmaya çalıştık. Yönetici odalarında ise halı, mermer, doğal ahşap ve metal gibi malzemeler ile daha yalın bir çizgi yakaladık. Sonuç olarak, yenilikçi ve yaratıcı çözümler ile geleneksel kalıpların ötesine geçen bir çalışma ortamı elde ettik. Bu özelliklerin ödülü kazanmamızda önemli etkileri olduğunu düşünüyorum.
Mesleki yolculuğunuzda sizin için farklı bir önemi olan projeler hangileriydi?
ET: International Design Awards (IDA) 2017’de mansiyon ödülüne layık görülen ve European Property Awards’ta iç mimari projelerin yarıştığı Interior Design Private Residence kategorisinde ödül alan Tuzla Villaları’ndan bahsedebiliriz. Proje, geleneksel Türk evi planlı bir yerleşimle, kalabalık aile üyeleri için bir arada yaşayacakları sıcak bir ortam oluşturma hedefi ile kurgulanarak, birbiri ile aynı tasarımda 3 adet villa olarak başladı. Evler, geniş aile üyelerinin yanı sıra gelen misafirlerin de rahatlıkla kalabileceği ayrı bir misafir katını da içerecek şekilde planlandı. Evler, tüm odaların üzerinde cam bir kubbe olan orta galeriye baktığı bir plan şemasıyla çözüldü. Bu sirkülasyon alanı cam kubbe sayesinde gün ışığını tüm merdiven holüne taşımış oldu. Her odada geleneksel Türk mimarisinin karakteristik özelliklerini yansıtan cumbalar yer aldı. Odaların içerisinde, merdiven holündeki tavan ve duvar motiflerinde de geleneksel mimari motiflere yer verildi.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularında projelerinizde dikkat ettiğiniz unsurlar hangileri?
ET: Enerji verimliliğini arttıracak unsurları çoğaltmak tasarımla başlıyor. Binada doğru malzeme seçimi, sızdırmazlık, bina kabuğunun cephe, çatı ve temel dahil ısı ve su için yalıtılması, amacına uygun cam, doğrama ile doğru ısıtma, soğutma sistemlerinin seçilmesi, verimli cihazlar kullanılması enerji verimliliğini etkileyen unsurlar arasında geliyor. Aynı zamanda karbondioksit salınımının azaltılmasında da bu unsurlar çok büyük önem taşıyor. Projelerimizde gün ışığı kullanımını maksimum düzeyde tutarak enerji tüketimine katkı sağlamak ana hedeflerimizden biridir. Güneş enerjisi elektrik ve ısıtmada da yaygın bir şekilde kullanılır.
Zamansız bir malzeme olan doğal taş, sizce 2021 yılında hangi özellikleriyle daha sık konuşulacak/kullanılacak?
ET: Taş, insan yaşamında barınmadan korunmaya tutun da bir iletişim aracı olarak duygularını, mesajlarını geleceğe aktarmaya, sonsuz yolculuğunda bedenini emanet etmeye kadar sağlamlığın, sonsuzluğun ve güvenin simgesi olarak tarih boyunca insanla bütünleşen dünyevi bir malzemedir. Doğal taşın oluşumundaki detaylar (renk, doku, boyutu, işlenmesi vb.) ve biz tasarımcıların değişen dünya ile harmanladığımız hayal gücümüz sonsuz tasarım kombinasyonlarını oluşturur. Doğal taşı günümüzde, sürdürülebilirlik, doğal olana yönelme anlayışı, gelişen çevrecilik bilinci ve teknoloji ile birlikte hayatımızın her alanında, her ölçekte görebiliyoruz. 2021 yılında doğal taş uzun ömürlü, ısıya ve kirliliğe dayanıklı olmasının yanı sıra geri dönüşümlü, çevreci, mekanda ısıl dengeyi koruması ve sağlıklı bir malzeme olması sebebiyle daha sık kullanılacak.
Bu doğrultuda bu yıl hangi doğal taş malzemelerin öne çıkacağını düşünüyorsunuz?
ET: Deniz taşı dekorasyon ürünlerinde, sürdürülebilirlik anlamında betona alternatif bir malzeme haline gelecek. Bunun nedeni deniz kabuklarının, betonun temel bileşenlerinden olan kireç taşı olarak bilinen kalsiyum karbonat bakımından zengin olmasıdır. Dökme mozaik (terrazzo) malzemesi bu yıl da çeşitliliğini arttırarak varlığını devam ettirecek. Mermer ise hem zemin-duvar kaplaması gibi büyük ölçeklerde, hem de mobilya ve aksesuar detaylarında, değişik malzeme ve ışık unsurlarıyla küçük ölçeklerde mekana katılacak.
Farklı kullanım alanlarına sahip doğal taşı, sizce bu yıl hangi fonksiyonlarda daha sık göreceğiz?
ET: Bu yıl doğal taşı, mimaride ultra ince formuyla cephelerde , iç mimaride çeşitli renk ve dokularıyla mutfak ve banyolarda, dekorasyon ürünlerinde her yıl olduğu gibi sıkça göreceğiz. Ancak pandemi nedeniyle evlerimizde daha çok vakit geçirdiğimiz bugünlerde, doğal olanı yaşam alanlarımızda daha çok görmek isteyeceğimizi düşünüyorum. Bu nedenle doğal taş malzemeyi de daha küçük ölçekli ürünlerde, mobilya ve dekoratif ögelerde görmek mümkün olabilir. Doğal taş kullanımı mekanın atmosferi ve enerjisinde etkili olduğundan; doğru kullanılan doğal taş malzemesi ile o mekana güçlü bir yaşanmışlık hissi yüklenebilir.
Covid-19 pandemisiyle birlikte hijyen ve doğal malzeme, yaşam alanları için üzerine düşünülen konulardan. Bu durumun doğal taşa olan talebi etkileyeceğini düşünüyor musunuz?
ET: Covid-19 pandemisinin hayatımızı her anlamda sarsmasıyla attığımız adımları, yediğimiz besinleri, dokunduğumuz yüzeyleri “sağlık” çerçevesinde gözlem altına aldık. Doğal taşın, doğanın içinden gelen, sağlıklı ve çevreci özelliği ile insanoğlu için yaşanılır bir çevre ortaya koyması doğal taşa ve yaşayan diğer tüm malzemelere gelen talebi artıracaktır.
Güncel projelerinizden de bahsedecek olursak…
ET: Bolu’da devam eden bir ofis projemiz, Bodrum’da ve Urla’da da konut projelerimiz bulunuyor. Büyükçekmece’de tasarım sürecinin tamamlandığı, yakında uygulama sürecine geçeceğimiz bir villa kompleksi projemiz de mevcut.
İleriye dönük hedef ve planlarınız hangileri?
Bir kadın mimar olarak hayalim, erkek egemenliği olan genel iş dünyası arenasında mimari ve iç mimari tasarımlarımızla üst noktalara gelebilmek. Daha fazla kadın mimar ve tasarımcı görmek, dünyada kadın mimarlarının sayısının artması, rekabet ortamının çoğalması en büyük hayallerimden.






