İstanbul merkezli kolektif mimari oluşum BAB Architects, Kadıköy’de bulunan ofisinde tasarım, proje yönetimi, uygulama ve danışmanlık hizmetleri başlığı altında mimari, iç mimari, televizyon dekoru ve sahne tasarımı alanlarında projeler geliştiriyor. Her yeni projeyi kendi bağlamı içerisinde ve proje özelinde yeni bir başlangıç olarak ele alan mimarlar, bu bağlama, yapı ve mekanların ihtiyaçları doğrultusunda değer katacak, yenilikçi, kaliteli ve karakteristik çözümler üreterek bir tasarım atölyesi anlayışı içerisinde hizmet veriyor. BAB Architects’in kurucuları İç Mimar Hüseyin Beş ve Mimar İrem Arıbaş ile ulusal ve uluslararası ölçekteki mimari ve iç mimari projelerini, portföylerinde önemli bir yer kaplayan “broadcast design” işlerini, tasarımlarına biçim veren malzeme seçimlerini ve doğal taş ile ilgili görüşlerini konuştuk.
.
.
Mimari tasarım anlayışınız, ilke ve prensipleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
BAB Architects, İstanbul merkezli, kolektif bir mimari oluşumdur. 2018 yılında, İç Mimar Hüseyin Beş ve Mimar İrem Arıbaş tarafından kurulmuştur. Mimari tasarım, proje yönetimi, uygulama ve kontrol hizmetleri başlığı altında mimari, iç mimari, televizyon dekoru ve sahne tasarımı alanlarında projeler geliştiriyoruz. BAB Architects olarak her projeyi kendi bağlamı içerisinde ele alarak o bağlama değer katacak yenilikçi ve kaliteli sürdürülebilir mimari çözümlemeler üretmeyi ilke ediniyoruz. Her proje kendi ihtiyaçlarını doğurur fikrinden ilerleyerek, ezberlerden ziyade ihtiyaçların üzerine çalışıp en doğru çözümü sürdürülebilir ve insan yaşam kalitesini önceleyerek doğayı unutmayan tasarımlar ve fikirler üretiyoruz.
Daha çok hangi tür projeler üzerine tasarımlar geliştiriyorsunuz?
Mimari çözüm gerektiren her konuda tasarım üretebiliyoruz, daha çok “fit out” ofis tasarımları, “broadcast design” diye de anılan televizyon dekorları, konferans salonları ve özel yalıtımlı-akustik zorunluluğu olan alanlarda uzmanlıklarımız bulunuyor. Bizce, mimari ve yapı alanındaki çözüm üretme fikri prensipte aynı. Bu sebeple mimarlığı ilgilendiren her alan bizim geliştirmek üzere sorumlu olduğumuz alandır. Farklı disiplinlerde ve farklı disiplinler ile birlikte çalışmakta hiç zorlanmıyoruz. Bu sayede geniş bir spektrumda hizmet verebiliyoruz. Her zaman önceliğimiz müşterimize iş verenimize deneyimlerimiz ve hayal gücümüz ile değer katmak ve geriye bıraktığımız iş ile gurur duyabilmektir.
“Broadcast design” ne tür dinamiklerle işleyen, nasıl bir tasarım alanı?
Bir yayın stüdyosunun bütünsel kurgusunu kapsayan “broadcast design” mimari tasarımın, ışık tasarımının, akustik tasarımın ve grafik tasarımın belirli bir iş akışı içerisinde birlikte harmanlanmasından oluşuyor. Yayın yapılabilecek görsel öğelerin tasarımının ve mimarlığın yanı sıra teknoloji, sinema, mekanik ve mekatronik gibi birçok farklı disiplinin bir arada kurgulanıyor.
“Broadcast design”ın teknolojik ve tasarımsal açıdan diğer mekan tipolojilerinden farlılıkları hangileri?
Bir TV stüdyosu çok sayıda teknik ekibin, haber merkezinin, onlarca insanın kamera arkasında harıl harıl çalıştığı, ancak sizin sakince evinizin konforunda anlatılanları dinlediğiniz bir pencereden iletişim kurduğunuz yerdir, yerlerin tümüdür. Dünyadaki en güçlü şeydir ekran ve arkada kurguladığınız yer sizin gücünüzü, sizi, izleyenlere verdiğiniz değeri temsil eder. Kimi zaman o kadar güçlü mesajlar verirsiniz ki milyonlarca insanı ilgilendirir. Marka kimliğine de bağlı olarak, TV yayını stüdyo tasarımı, izleyicileri uyandıracak ve onların ilgisini çekecek, ekrana toplayacak güçte, nitelikte olmalıdır. Bazen bu işin bir şov olduğunu unutsak da aslında yaptığımız iş bir şovun parçasıdır. Bu sebeple Broadcast Design çok önemli bir alandır ve çok disiplinli bir organizmadır. Bu organizma grafik, ışık ve mimari öğeleri içinde barındırır ve bu öğelerle oluşturulan konsept çerçevesinde doğru mesajı vermeyi hedefler.
BAB Architects olarak “broadcast design” alanında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Yayın ve marka tasarımı, hibrit kullanım alanları, haber odaları Broadcast Design portföyümüzü tanımlayan üç çalışma kategorisi. Her alanın farklı talepleri ve tasarım zorlukları bulunsa da aynı yaratıcı süreçleri ve aynı amaçlanan sonucu paylaşıyorlar. Marka ile son izleyici arasında bir kalite algısı oluşturmanın hedeflendiği Broadcast Design alanında bugüne kadar pek çok ulusal ve uluslararası projenin tasarım ve uygulama süreçlerini gerçekleştirdik. TRT’nin yurtiçi ve yurtdışı stüdyoları, DW (Deutsche Welle) Stüdyoları, QMC/ Katar Radyo Stüdyoları, Anadolu Ajansı Merkez Binası Çok Amaçlı Yayın Stüdyosu / AAtölye gibi stüdyolar bunlardan bazıları. Tasarlanan stüdyoların imalatlarını da kendi atölyelerimizde üretiyor ve yerinde uyguluyoruz. Örneğin, TRT World’ün Londra için tasarladığımız ve yerinde uygulamasını yaptığımız 3 farklı set tasarım (News, Nexus, RoundTable) konseptine sahip stüdyosu bizim için tasarım evresinde çok keyif aldığımız bir süreç oldu. Aynı zamanda en ufak planlamasına kadar Türkiye şantiye dinamiklerinden çok farklı çalışan yurtdışı işleyişinde bu tasarımı inşa etmek ve bu süreci ustaca yönetebilmek de bir o kadar verimli ve heyecanlı bir deneyimdi.
İçinde bulunduğumuz çağda mimarlığın en önemli kriterlerinden biri haline gelen sürdürülebilirlik hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Endüstrinin ve teknolojinin gelişimiyle çağın geldiği noktada kısa ömrümüzün hızlı döngüsüne ayak uydurmaya çalışırken normal yaşam süremizin ihtiyaç duymadığı miktarda üretime ve tüketime meyilli hale geldik. İnsanoğlunun her istediğine sahip olma içgüdüsünün yarattığı bireysel odak, bu durumun gezegenimiz ve hayatın sürdürülebilirliği üzerinde yarattığı tehdit ile ilgili toplumsal bir sorumluluk edinmemizin maalesef önüne geçti. Bunun sonucu olarak ekolojik dengenin gözle görülür şekilde bozulmaya başlaması ve konfor alanlarımıza sirayet etmesiyle ancak gerçek bir farkındalık geliştirebildik. Bir diğer taraftan bu tehdidi gözle görüyor olmamız gezegenin bu zararları bertaraf etme kabiliyetini artık yitirdiği ölçüde zarar görmüş olduğunun da bir göstergesi. Dolayısıyla alınması gereken önlemleri daha fazla erteleyecek vaktimiz yok. Bireysel önlemler tek başına yetersiz. Geleceğe yönelik uzun vadeli, köklü uygulama planları ile sektörlerin de bu konuda harekete geçmesi kalan zamanın verimli kullanımı ve olumlu sonuçlar alınabilmesi için oldukça önem arz ediyor. Bu bağlamda, yapı sektörünün mimarlık ve iç mimarlık alanlarında yapılan projelerin sürdürülebilirlik ilkeleri ile ele alınmasının bu sosyal mücadelenin çok önemli bir parçası olduğuna inanıyoruz.
Mimarlar ve iç mimarlar projelerinde sürdürülebilirlik prensiplerine nasıl dikkat etmeliler?
Her şeyden önce bir yapının ihtiyaçlarını belirlerken ortaya koyduğumuz yaklaşımın, doğanın yerini almak değil, doğanın kendi düzeni içerisinde ekolojik dengeye sadık bir yer almak olduğundan emin olmalıyız. Bu bilinç zaten kendiliğinden bizleri kendine yetebilen binalar, mekanlar, ürünler tasarlamak üzere dönüştürülebilir ve uzun ömürlü yöntemler bulmaya yöneltecektir. Bununla birlikte günümüzde sürdürülebilir mimari denildiğinde ilk akla gelen yöntem şüphesiz ki yeşil mimari ve tasarımdır. Lakin bu hususta dikkat edilmesi gereken bir detay vardır; sürdürülebilirlik kriteri doğru yorumlanmalıdır ve yeşil mimarinin sürdürülebilir olması, sürdürülebilirliğin çok kapsamlı ve geniş bir spektruma sahip olması sebebiyle her açıdan değerlendirilerek ele alınmalı ve planlanmalıdır.
.
.
Yapılarda sürdürülebilir malzeme seçimlerinin önemi hakkında neler söylersiniz?
Kullanılan malzemelerin yeşil ürün olarak kabul gören doğal, geri dönüştürülebilir, yerel malzemeler arasından seçilmesi önemlidir. Ancak tek başına yeşil ürün kullanımı sürdürülebilirlik için yeterli değildir. Çünkü eğer malzemenin taşınması sırasında kullanılan yakıt hava kirliliğine neden olur ve küresel iklim değişikliğine olumsuz yönde etki eder ise veya malzemenin üretimi sırasında ana kaynak kalıcı şekilde zarar görür, tüketilir ise yeşil ürün sürdürülebilirlik özelliğini kaybeder. Dolayısıyla malzeme kullanımını çok daha kapsamlı düşünmeli ve hatta ilk önce mevcut olanı değerlendirmek, onarım ile yeniden kullanımını tercih etmek ve kullanıcıyı buna teşvik etmeliyiz. Sürdürülebilir ve yeşil mimarinin diğer en önemli bileşenleri enerji ve su kaynaklarının verimli kullanımıdır. Yapılar için gerekli enerji ihtiyacının rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlanması, aydınlatma ve cihazlarda enerji tasarruflu ürünler kullanılması, enerji harcamalarının otomatik olarak analiz ve kontrol edildiği akıllı sistemler ile en az düzeyde tutulması çevreye doğrudan katkı sağlamaktadır.
Doğal su kaynaklarının gereksiz kullanımının önüne geçmek ise sıhhi tesisat ürünlerinin fotoselli armatürler arasından seçilmesi ile belli ölçüde mümkün. Ancak tam teşekküllü bir önlem için suyu toplamak, arıtmak üzere özel olarak tasarlanmış sistemler kurulması ile suyun geri kazanımı ve geri dönüşümünün sağlanması amaçlanmalıdır. Bu parametrelerin tamamını bir arada kurgulayarak tasarladığımız projelerde esasen 50-80 yıllık bir planlamadan çok daha uzun bir insan-ekosistem dengesi vizyonu ortaya koymuş olacağız. Buna rağmen bu çözümlerin kullanıcıya ilk etapta çıkardığı maliyetler geleneksel çözümlerle kıyaslandığında maalesef yanıltıcı ve caydırıcı olabiliyor. Göze alınacak bu maliyetlerin ömür boyu tasarruf sağlamak yönünde yadsınamaz bir finansal kolaylık, ekonomik imkan ve uzun vadede katlanarak geri kazanım sağlayacağı da unutulmamalı.
.
.
Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor?
Kullanacağımız ürünleri çoğunlukla tasarımın ortaya çıkması aşamasında belirliyoruz. Bu evrede hazır ürün seçimleri, özel imalatlar, yüzey malzeme seçimleri ayırt etmeksizin bizim için sonraya bırakılamayacak kadar önemli ve kesinlikle şekillenen konsept süreci ile paralel gitmesi gereken bir unsur. Tasarlarken hayal ettiğimiz sonucu en iyi yansıtacağını düşündüğümüz ürünleri, renkleri, malzemeleri, dokuları tek tek belirliyor ve proje görselleri ile kullanıcıya vadettiğimiz tasarımın, yerinde uygulanıp teslim edildiğinde de aslını eksiksiz yansıtmasını son derece önemsiyoruz. Bu yönde ilk iş oluşturmak istediğimiz konsept proje için bir ilham panosu (mood-board) hazırlayıp birlikte çalışacak ürün numunelerini, renkleri ve yüzeyleri bir arada görmek oluyor. Azlık çokluk dengesini sağlayarak tasarıma dahil ediyor ve seçimleri bu şekilde son haline getiriyoruz. Bunun yanı sıra genellikle küçük numuneler ya da kütle tasarımlarını 3D yazıcı ile önden test etmek de kullandığımız bir yöntem. Gelişen teknolojiden faydalanmayı seviyoruz, VR gözlükler yardımı ile yapmış olduğumuz modelin içerisinde bir fikir sahibi oluyoruz. Onaylı tasarımlar üzerinden imalat sürecine geçmiş isek muhakkak birçok seçim için birer mock-up yaptırıyoruz. Bu üretimin diğer seri aşamaları için çok önemli. Günümüzde maliyet kısıtları çoğu zaman kalite karşısında aşılması zor bir engel de olsa kalite ölçütünün hakkını verebilen en iyi ürünler şüphesiz en doğal ürünlerdir. Öncelikle malzemeyi yüzey dayanımları açısından değerlendirmek önemli bir kıstas. Yüzeyi aşınsa dahi tekrar düzeltebileceğimiz, basit müdahalelerle yenilenebilir her ürün yani malzemenin kendisi en uzun ömürlü ve genelde en estetik seçimler oluyor. Bu yönde doğal malzeme seçimlerinin kullanıcıya kağıt üzerinde çıkardığı ilk maliyetlerin göze alınabildiği takdirde bu maliyetin uzun vadede aslında geri kazanım ve mali kar sağlayacağı da unutulmamalıdır.
Doğal taş malzeme sizin için nasıl bir önem taşıyor?
Doğal taş, çeşitliliği olan bir malzeme türüdür ve iç mekanlara ayrı bir doku katar. Zararlı madde ve toksin içermez; böylece hem iç hem de dış mekanlarda güvenle kullanılabilir. Doğal taşlar, insanlar tarafından bilinen ve kullanılan en eski inşaat malzemelerinden birisidir. İnsanlar kil ve ahşaptan yapılmış yerlerde ikamet ederlerken bile çeşitli anıtsal yapılarında doğal taşları kullanmışlardır. Ayrıca kurtarılabilen ve geri dönüştürülebilen bir malzeme olması sayesinde ekosistem üzerindeki olumsuz etkileri azaltır. Doğal taş, dokusu itibarı ile iç mekanlarla içgüdüsel bir bağ kurmanızı kolaylaştırır. Bu bağ; insanlar için temel ihtiyaçlarını doğal yollarla karşıladıkları dönemlere dayanır ve doğa ile iç içe oldukları deneyimlerden bilinçaltımıza aktarılır. İçgüdüsel uyum, hacme katkı sağlayan en önemli parametredir. Bu tip dokunuşlardan sonra mekanın içerisinde asla aynı hissetmezsiniz, bu deneyim her zaman tamamlanmışlık hissini pekiştirir. Uzun ömürlü oluşu, mekansal hacmin içerisinde imza bir alan oluşturur. Böylece o hacmi herhangi bir zaman dilimi içerisinde hangi fotoğrafta görseniz tanırsınız. Doğal taşlar, ürün çeşitliliği kadar yüzey çeşitliliği de olan bir malzemelerdir. Aynı doğal taştan elde edilmiş plakalar dahi birbirinden çok farklı yüzey etkisi yaratabilir. Parçaların modülasyonu sırasında özel bir çalışma ile çeşitli kombinasyonlar ile eşsiz yüzeyler elde edebilirsiniz. Aynı zamanda doku birleşimleri asla fabrikasyon bir düzende olmayacağından kullanım alanlarında görsel olarak da doğal niteliklerini en etkili ve baskın şekilde ortaya koyan malzeme türüdür. Bu tür özellikleri bizlere projelerimizde doğal taş kullanmak için çok yönlü sebepler verir.
Doğal taşı projelerinizde genellikle hangi fonksiyonlarda değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?
Doğal taşı kullandığımız başlıca alanlar duvar kaplamaları, özel imalat ürün yüzey tasarımları, raf ve depolama alanları, mutfak tezgahları ve zeminler diyebiliriz. Geniş kullanım alanı olan doğal taş kaplama malzemesi, gelişen teknoloji ile artık neredeyse her alanda yer bulabiliyor. İşçilikten kaçmadan, işlenmesi için gerekli zamanı harcayarak ve doğru ellerde, doğal taş malzeme kullanımını bir sanat eseri haline getirebilirsiniz. Bu yönde hayal gücünüzün sınırları, doğal taş kullanımının sınırlarını belirler.
Projelerinizde kullanmayı tercih ettiğiniz doğal taş çeşitleri hangileri, neden?
Öncelikle yerel ulaşılabilen, nakliye sürelerini minimuma indiren taş malzemeleri tercih ediyoruz. Bunda hem sürdürebilir mimari anlayışımızın hem de maliyet ve zaman eğrisinin katkısı var. Başlıca kullandığımız doğal taşlar şu şekilde: Mermer, kalker, traverten, granit, bazalt, andezit, trakit, diyabaz, kumtaşı, arduvaz, konglomera ve breşler.