3. İstanbul Tasarım Bienali, “BİZ İNSAN MIYIZ?” teması eksenindeki tartışma alanını en geniş yaratıcı odaklara açmak ve düşüncelerine kalbinde yer vermek amacıyla bir açık çağrı yapıyor. Bu çağrımızla, tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar, grafik tasarımcılar, endüstriyel tasarımcılar, animasyoncular, veri görselleştirmeyle uğraşanlar, film yapımcıları, gruplar, dernekler, sivil toplum kuruluşları, laboratuvarlar ve her disiplinden diğer paydaşları, bienalin temasını yansıtan iki dakikalık bir video hazırlamaya davet ediyor:
“BİZ İNSAN MIYIZ?
TÜRÜMÜZÜN TASARIMI
2 saniye, 2 gün, 2 yıl, 200 yıl, 200.000 yıl”
Gönderilen videoların ya bu genel sorunsala ya da bienal teması çerçevesindeki sekiz önermeden bir veya birkaçına odaklanması bekleniyor:
TASARIM DAİMA İNSANIN TASARIMIDIR
İNSAN TASARLAYAN CANLIDIR
TÜRÜMÜZ, SONSUZ TASARIM KATMANLARI
ARASINDA DURMAKTADIR
TASARIM, İNSANIN KABİLİYET ALANINI KÖKTEN GENİŞLETİR
TASARIM SÜREKLİ KÖKLÜ EŞİTSİZLİKLER YARATIR
GÖRMEZDEN GELMENİN TASARIMI BİLE TASARIMDIR
“İYİ TASARIM” ANESTEZİKTİR
ANESTEZİSİZ TASARIM, İNSANLIĞIMIZA DAİR ÖNEMLİ SORULAR SORAR
Açık çağrıda belirtilen şartlara uygun şekilde gönderilen videoların tamamı hem 3. İstanbul Tasarım Bienali’nin internet sayfasında hem de 22 Ekim 2016 tarihinde açılacak bienal sergisinin özel bir bölümünde sunulacak. Uluslararası ve disiplinlerarası bir jüri, şartları yerine getiren tüm projeleri değerlendirecek ve üç tanesini bienalin ana sergisinde ve yayınlarında yer vermek üzere seçecek. Bu üç videonun yapımcıları bienalin ana katılımcıları arasında sayılacak ve seçilen filmlerin mekân ışıklandırması, altyazı vb. açılardan uygun biçimde sergilenmesi için bienal küratöryel ekibi kendilerine destek olacak. Başvurular için son tarih 20 Mayıs.
“3. İstanbul Tasarım Bienali, ‘insan’ ve ‘tasarım’ kavramları arasındaki yakın ilişkiyi inceliyor. Tasarım hep insanın hizmetindeymiş gibi görünse de, asıl iddiası insanı yeniden tasarlamak. Dolayısıyla tasarımın tarihi bir yandan da ‘insan’ anlayışının zamanla evrilmesinin tarihi. Tasarıma dair konuşmak, türümüzün durumu hakkında konuşmak demek. İnsanlar ürettikleri tasarımların etkisiyle köklü değişimler geçirirken tasarım dünyası da bir yandan genişliyor. Her şeyin tasarlandığı bir devirde yaşıyoruz: Büyük bir özenle şekillendirdiğimiz kişisel görünümümüz ve dijital kimliğimiz, bizi çevreleyen kişisel cihazlar, yeni maddeler, arayüzler, ağlar, sistemler, altyapılar, veriler, kimyasallar, organizmalar ve genetik kodların hepsi tasarlanıyor. Her gün uzayın derinliklerinden kendi bedenimiz ve beynimizin derinliklerine uzanan binlerce tasarım katmanını tecrübe ediyoruz. Tam anlamıyla tasarımın içinde yaşıyoruz; kendi vücudundan çıkan salgılarla ördüğü ağın içinde yaşayan bir örümcek gibi. Ama örümcekten farklı olarak biz, birbiriyle örtüşen ve etkileşen sayısız ağ örmüşüz. Hatta gezegenimiz bile jeolojik bir katman hâline gelmiş tasarımla tamamen örtülmüş vaziyette. Tasarım dünyasının artık bir dışı yok. Tasarım, dünya hâline geldi.”
