16. yüzyılda inşa edilmiş Beyazıt Cami Külliyesi’nin bir parçası olan ve şu anda kütüphane olarak kullanılan yapının rölöve, restitüsyon ve restorasyon çalışmalarına ek olarak modern bir kütüphane olarak yeniden işlevlendirilme işi Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından gerçekleştirildi. Çağdaş standartların sağlandığı kütüphane nadir kitapların saklanması ve sergilenmesine olanak sağlayacak bir altyapıyla düzenlenmenin yanı sıra çeşitli kültürel faaliyetlere ev SAHİPLİĞİ yapacak mekânların kazanılmasıyla kentsel bir çekim merkezi olacak ve aynı zamanda Beyazıt Meydanı’nın yeniden bir şehir meydanı olma vasfını geri kazanılmasına öncülük etmesi hedefleniyor.
1884’te “Kütüphane-i Umum-i Osmani” adıyla kurulan Beyazıt Devlet Kütüphanesi, İstanbul’un en köklü ve önemli kütüphanelerinden biridir. Tarihi yarımadanın omurgası olan Divanyolu’na açılan en canlı kamusal alanlardan biri olan Beyazıt meydanını tanımlayan II. Beyazıt Külliyesi’nin imarethane ve han binaları kütüphaneyi oluşturur. Kütüphanenin etrafı, en az kütüphane kadar edebiyatla iç içe bağlantılar sunar, hemen dayandığı duvarda sahaflar çarşısı yer alır, ve sahaflardan önce özellikle entelektüel buluşmalara yüzyıllarca mekan olmuş, değişmiş olsa da varlığını bugün de koruyan, tarihi çınar altındaki “Küllük Kahvesi” kentsel bir buluşma mekanı olarak varlığını sürdürmektedir. Hemen karşısında, meydanın bir diğer sınırında ise İstanbul Üniversitesinin ana kampüsü bulunur. Devlet kütüphanesinin restorasyon projesi, iç işlevleri hassasiyetle yeniden düzenlerken çok kubbeli okuma salonunun dahil olduğu yapısal dokuyu dikkatlice ele alır. Öğeler eklemlenirken tarihi duvar ve zemin zedelenmez, kabuk ile arasına mesafe koyar ve malzemenin ve detayların keskin ancak uyumlu zıtlığında güncellenirken mekânın otantik aurasını güçlendirir.
Müdahaleler, sadece modern bir altyapı sağlamak ile kalmaz, programatik olarak da yeni bir akış önerir. Giriş, etkileyici bir karşılama mekânı olarak avludan sağlanır. Küçük ve büyük okuma salonları, neredeyse müzeleşen nadir kitap ve el yazma kitapların sergi-depolama mekânları bu avlunun etrafında dizilir. Avlu, gün ışığını filtreleyen ve kontrollü bir atmosfer sunan hafif ve geçirgen ETFE sistem ile örtülmektedir, böylelikle farklı toplantılar ve sergilemeler için geniş ve her iklim koşulunda değerlendirilebilecek bir iç-dış mekân kazanılmaktadır. Binanın yenilenen altyapısı içerisinde, yazma eserlerin ideal koşullarda saklanması için tasarlanan siyah cam kutular yer alır. Binanın renovasyonu sırasında ortaya çıkan Bizans dönemine ait kilise kalıntıları üzerinde yürünebilen cam yüzeyle korunaklı bir sergileme imkânına kazandırılmıştır. Arka avluda bir ‘zen bahçesi’ ile bağlanan iki yapı içerisinde Yazma Eserler Kütüphanesi ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi iki ayrı kurum olarak faaliyet göstermektedir. Studio Dinnebier tarafından gerçekleştirilen aydınlatma tasarımı, binaların tarihi ve mekânsal niteliklerini yansıtan, etrafı ile uyum içerisinde geometrileri içerir, yükseltilmiş zeminin kenarlarından duvarları yıkayan yumuşak ışık, mekânlara ayrı bir derinlik verir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve Yazma Eserler Kütüphanesi’nin restorasyonu, mekânın ruhunu, tarihi dokuya eklemlenen modern altyapı ile var eden minimal müdahalesinden ötürü örnek niteliğindedir.
Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect