İstanbul, Alman modernizminin öncülerinden Heinz Mack’ın 60 senelik uzun ve üretken kariyerini, 100’den fazla eser ile ağırlıyor. S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) 18 Şubat tarihinde ziyarete açılan ve 17 Temmuz’a kadar devam edecek “MACK. Sadece Işık ve Renk” adlı sergi, 20. yüzyıl ortası avangart sanat ağı ZERO kurucularından Alman sanatçı Heinz Mack’ın yapıtlarını bir araya getiriyor. Sergi, Mack’ın ZERO akımının belkemiğini oluşturan erken dönem eserlerinden yola çıkarak uzun ve üretken kariyeri boyunca ortaya çıkardığı resim, heykel ve kinetik sanat eserlerinden zengin bir seçki sunuyor.
Heinz Mack, 1957’de kurucuları arasında yer aldığı uluslararası sanat ağı ZERO’nun yapıtaşlarını şekillendirdiği üzere, insani izlenim ve duyuları dönüştürmeyi, değiştirmeyi amaçlayan eserler vasıtasıyla geleceğe dair evrensel bir uyumun imkânlarını araştırır. Işığın kapsayıcı, tanımlayıcı ve dönüştürücü gücü, Mack’ın yıllarca keskin bir disiplin ve adanmışlıkla ürettiği sanat eserlerinin hayatiyetinde merkezi konumdadır.
Sanatçının 1967’de ZERO kapsamındaki çalışmalarını tamamlamasından sonra yoğun olarak devam ettirdiği bağımsız kişisel çalışmalarında bir felsefeci ve sanatçı olarak benimsediği araştırmacı tavır, içine doğduğu Batı’dan yola çıkarak geleneksel Doğu’nun bilgisini ve entelektüel prensiplerini anlama isteğinden de güç alır. Sanatçının ışığın kendisini en kuvvetli biçimde ifade ettiği bölgelere, Kuzey Kutbu’ndan Sahra Çölü’ne uzanan coğrafyayı ziyaret eden çalışmalarında ışık, felsefi bir yaklaşımla, çoğu zaman malzemenin ve eserin kendisi haline gelir.
Bugün Heinz Mack, dünyayı değiştirme amacıyla yola çıkan ZERO akımının devrimci yankılarından kıtaları kapsayan anıtsal çalışmalara, kinetik heykellerden gözün seçebildiği tüm renkleri kucaklayan tuvallere uzanan zengin sanatsal kariyerinin zirvesinde bulunuyor.
Küratörlüğünü S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile Royal Academy of Arts Londra eski Sergiler Direktörü ve sanat tarihçisi Sir Norman Rosenthal’in üstlendiği “MACK. Sadece Işık ve Renk”, sanatçının 85. yaşını ve kariyerinin 60. yılını Uzakdoğu, Avrupa ve Türkiye’de gerçekleşen bir dizi sergiyle taçlandırması açısından da önem taşıyor.