Ağırdağ’da bulunan Villa Nev, başkent Lefkoşa ve kıyı kenti Girne arasındaki Boğaz bölgesinde 1978’de aile için alınmış bir arazi üzerinde konumlanıyor. Atun ailesinin farklı kuşaklarını temsil eden, İTÜ, ODTÜ ve DAÜ kökenli üç mimarın 2010 yılında bir araya gelmesiyle yine aile tarafından kullanılacak bir konut olarak tasarlanmış. Konutun misafir olacağı yer, Beşparmak Dağları’nın güney yamaçlarından başlayarak Troodos Dağları’na kadar uzanan Mesarya Ovası’na ve Başkent Lefkoşa’ya bakıyor. Arazi hem şekli hem de eğimiyle zorlu. Haritada eşkenar bir üçgen gibi duran arazinin en alttaki ucuyla yol arasında 9 metre kot farkı var. Kırsal bir bölgede, dik (%18) bir eğime sahip arazide tasarlamak da uygulama yapmak da hiç kolay olmamış. Hem eğimi yumuşatarak hem de en az sayıda ağaç keserek arazinin doğal yapısına uyumunun sağlanması, tasarım sürecinde uzun bir dönemi kapsayan akılcı bir yerleşim planıyla mümkün olmuş.
Zemin (238 m2), birinci (145 m2) ve bodrum (54 m2) katlarıyla düzenlenen yapı, yaklaşık 440 m2 olarak planlanmış. Taş duvarlarla tanımlanmış iki araçlık yarı açık garajı var. Yol kotundan zemin kata geniş merdivenler ve uzunca bir saçak altından giriliyor. Yapının dinamizminin iç mekanlara yansıyışı daha giriş holünden hissediliyor.
Alt kotta yaşamın hareketli alanları toplanmış. Salon ve doğusundaki mutfak güney güneşine yönelmiş. Açık mutfağın arkada büyükçe bir kileri var. Mutfağın kırmızı parlak dolapları ve salonun yalın modern mobilyaları arasında çelişkili bir uyum yakalanmış. İki mekan arasındaki duvar kireç taşı kaplı. Daha önce şömineli planlanmış olan yontuk dokulu bu duvarın önünde şimdi döküm bir soba var. Girişin sağında, misafirler için bir tuvalet ve batı cephesinde kendine ait servisi olan bir çalışma odası bulunuyor.
Üst kotta konutun dinlenilecek, huzurlu mekanları yer almış. Rahat basamaklarla çıkılan galeriden bu kottaki özel mekanlara ulaşılıyor. Biri ebeveyn diğer ikisi evin gençlerine ait üç yatak odası farklı manzaralara sahip olacak şekilde yerleştirilmiş. Büyük banyo ebeveyn yatak odasına ait, rahatça kullanılacak büyüklükteki diğeri iki odanın arasında planlanmış.
Konutun iç mekanlarıyla yakın ilişkiye giren iki önemli tamamlayıcısı var. Arazinin yeşiline “mavilik”, Kıbrıs’ın sarı sıcağına “serinlik” getiren bu öğelerden biri yaklaşık 4×8.5 metrelik havuz. Salon ve mutfağın terasına manzara olacak şekilde en alt kotta arazinin şekline uydurulmuş. Havuzun kuzeyinde bodrum katının duvarına yaslanan bir oturma yeri bulunuyor. Bu kuytu köşe, yapının Kıbrıslı olduğunu hatırlatan yerel bir dille işlenmiş.
Diğeri ise konutun ana girişinin solundaki şelale. Henüz eve girerken dışardan sesi duyulan, içeri girince göz seviyesinde algılanan, istenirse mutfaktan çıkılarak içine dalınan iç bahçe adeta evin gizli bir hazinesi…
Konutun sahipleri Nevhiz ve Asım Özer çifti. Mimarların dilinden anlayan bir tutumla kendi görgü ve enerjilerini aktarmışlar yapıya. Biri içerde, diğeri dışarda, birikimlerini zevkle sunmuşlar aile birlikteliklerine. Nevhiz (Atun) Özer iç mekanların dekorasyonuyla ilgilenirken Asım Özer bahçenin peyzaj düzenlemesiyle uğraşmış.
Yapının yüzeylerinin ve mimari elemanların birleştiği noktalardaki ince detaylar iç mekan köşelerinde sürdürülmüş. Bitişler, özenle yürütülecek bir keyfin işareti. Her yüzey, bazen renkle bazen dokuyla farklılaştırılmış. Mobilyalar arasında aile yadigarları çoğunlukta. En önemlisi ise duvarlara anlam veren Emin Çizenel, Özden Selenge, Hikmet Uluçam gibi Kıbrıslı sanatçılara ait eserler.
Çevresine uyumuyla dikkat çeken yapının bahçesi, sanki Beşparmak Dağları’nın içinden kendi istekleriyle kopup gelmiş gibi duran taşlarla biçimlenmiş. Kızılçam ve servilerin bolluğu arasına sıkışmış zeytin, harnup gibi Kıbrıs’ın özgün ağaçlarının altında az su isteyen bitkiler tercih edilmiş. Yöreye uygun diğer bitkilerle, arazinin zenginliği olan renkler öne çıkarılmış. Yapıya yakın yerlerde, cephelerdeki farklı dokulara eşlik eden kaktüslere yer verilmiş.
Yapının tasarım ilkelerinden ilki “doğaya hürmetli” tavrı. Bir yandan kireç taşı gibi sert, işlemesi zor bir malzeme betonarme yapıya; diğer taraftan insan eliyle güçlendirilmiş bir bina Kıbrıs’ın anı dolu dağlarının içine yedirilmiş. “Toprağa saygı” başka bir ilkesi. Yapının tasarımında ondan beslenenlere özenilmiş. Konutun yuvaya dönüşeceği gün hayal edilerek kuş sesleri, çam kokusu, börtü-böcek kuytuları korunmuş.
Bu vazgeçilmez ilkeler yapının özgün niteliklerine dönüşmüş. Mimarları çok olan bu dönüşüm hikayesinin özü güçlü bir sevgiye dayanıyor. Yapı, uyumlu bir birliktelikle tasarlanmış, işin ehli bir ekiple uygulanmış. Aile için başlatılan umutlu bir öykü, sadece kendi yerlerine değil, yurtlarına duydukları inançla aktarılmış; bütüncül bir anlayışla hayat edinmiş burada.
Tasarım ekibinin ve ailenin en büyüğü Hakkı Atun’un deyimiyle Villa Nev, ismine benzer, Ağırdağ’ın taze bir çiçeği sanki. Ağaçtan hafifçe düşmüş, toprakta kaybolmuşcasına şaşırtan türden…
KÜNYE
Mimari Tasarım: Hakkı Atun, Burhan Atun, Cenk Atun
Statik Proje: Ünsal İnce
Elektrik Projesi: Enver Ulaş, Ulaşım
Mühendislik
Mekanik Proje: Aysan Cumbezli
Müteahhit: Cemal Yapıcı
Tamamlanma tarihi: 2015
Toplam İnşaat Alanı: 437 m2
Fotoğraflar: Burhan Atun, Devrim Yücel Besim
DOĞAL TAŞ:
ÖN CEPHE, YAŞAM MEKANI DUVARI, BAHÇE İSTİNAT DUVARLARI, YAPAY ŞELALE
YONTULMUŞ KİREÇ TAŞI
OCAK
BEŞPARMAK DAĞLARI GÜNEY SIRTLARI (DİKMEN-DEĞİRMENLİK ARASI)