KAPADOKYA ALDEN OTEL

Mimari tasarımını Cofact Mimarlık ve Mühendislik, iç mimari tasarımını ise Onk Design’ın üstlendiği Kapadokya Alden Otel, Kapadokya, Ürgüp’te yer alıyor. Projede az eğimli bir araziye, konvansiyonel yığma yöntemi ile oluşan “kimlik”in, çağdaş bir yorumu işleniyor. Geleneksel taş konak mimarisi ve oluşturduğu katmanlı kütle hareketleri projeye yerellik kazandıran ana unsur. Manzaraya ve plan çözümüne göre araziye kendiliğinden yerleşmiş gibi görünen konaklama blokları yerel kimliğin temel unsurlarını oluşturuyor. Yerel ocaklardan çıkan taş, işlenerek ve çeşitli boyutlara getirilerek cephede üst katlara “baş oda” benzeri bir izlenim vermek adına kesme taş kullanılarak yerleştirilmiş. Bahçe katlarında ise geleneksel işleyişteki gibi moloz taş uygulanmış. Kapadokya’ya özgü “taş konak” mimarisi güçlü karakteri ve çağrışımsal imgelenmesi ile misafirlere bir kent otelinden ziyade yerel bir konak deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Zamanın şartları ve misafirlerin yapıyı kullanım amaçları göz önüne alındığında bazı konfor kıstasları önem kazanıyor. Misafirlerin dünyanın farklı yerlerinden geleceği düşünüldüğünde evrensel tasarım ilkeleri doğrultusunda bir iç mekan kurgusu ortaya çıkmış.

Dört konak ve bir servis yapısından oluşan Kapadokya Alden Otel, yönlenişi, yapılar arasındaki boşlukları, kemerlerle birbirine bağlanan üç boyutta yerel mimariye öykünme haliyle, geleneksel mimariyi benimseyen ama varoluş biçimi ve kendine has detaylarıyla da onu taklit edemeyecek kadar özgünlük barındıran görünümüyle Kapadokya mimarisini yeniden yorumluyor.

Kayadam mimarisinden, yeraltı şehirlerinden ve geleneksel Kapadokya konaklarından öğrenilenler, projenin ruhunun oluşmasında yardımcı olan ana unsurlar olmuş. Tüm bu yerel ve “mimarsız mimarlık” ürünlerini, beş yıldızlı konfor ve hizmet standartlarıyla bütünleştirmek, bölgede zaman geçiren misafirlerin otele geri döndüklerinde bölgede oldukları hissinden onları koparmamak ama başka bir düzeyde keyif ve huzur veren mekanlarda ağırlamak, mimarinin olduğu kadar iç mimari ve peyzajın da tasarım kaygısı içinde yer alıyor.

Yığma tekniği ve ahşap kirişlerle kurulan taş döşemeler, saçaksız damlar, farklı kotlara yayılmış teraslar ve onları birbirine bağlayan dik merdivenler, tonozlu eyvanlar, kemerli pencereler geleneksel yapının önemli bileşenleri olmuş. Hem bu bileşenlerin yapıda var olabilmesi hem de çok daha evrensel ve geniş bir programı sığdırmak için yapım tekniğini geliştirerek yorumlamak, bölgenin ruhuna aykırı davranmamanın en önemli yansıması. Yapının içinde neredeyse her odadan erişilen ve her kota yayılmış teraslar yine açık ve yarı açık mekan ihtiyacını karşılamakta kullanılıyor. Bu terasları birbirine bağlayarak, birbirinden bağımsız ve farklı katlarla irtibatlı konaklama birimleri yapmak mümkün olmuş.

Tasarımın asıl amacı “Kapadokya Konağı” fikrini yeniden yorumlamak. Konak fikrinin otel işleviyle birleştiği nokta oda sayısını konak sayısına orantılı bir şekilde bölerek, oteli etaplara ayırıyor. Neredeyse 12 ay boyunca turizm sezonu açık olan bir bölgede zaman zaman kapasite düşüşlerine ve artışlarına cevap verebilecek formda bir kütle arayışı yine “konak” fikrini destekliyor.Konaklama birimleri ile tüm sosyal, teknik ve ortak alanların düşeyde ayrışması yine dinamik/dingin, sesli/sessiz, ortak/özel alan gibi zıtlıklarla aynı mekanda bir arada var olabilmesini sağlıyor.