Onun Tuvali Doğal Taş
Simmonds taş oymacılığı ve minyatür mimari alanında, işlerinde esas olarak kutsal mimariye odaklansa da, kültürlerin birbirleriyle nasıl örtüştüğü ve birbirini nasıl etkilediğine dikkat çekiyor. Çalışmaları genellikle çeşitli mimari tarzlara monoblok olarak atıfta bulunuyor ve bazen soyut formlar da sunuyor. Heykeltıraşın bir eseri yaratması için gereken süre, heykelin büyüklüğüne ve karmaşıklığına bağlı olarak değişse de genellikle üç – dört hafta sürüyor. Bir heykelin tamamlanması haftalar sürse de Simmons iç mekanların her ayrıntısı için titizlikle çalışıyor. Floransa Katedrali gibi bazı eserleri gerçek yapıları tasvir etse de, ustanın işlerinin çoğu soyut üretimlerden oluşuyor. Ortaçağ mimarisine ve özellikle bu dönemin dini yapılarına olan düşkünlüğü ise onu, Dor sütunlar, kemerler ve tonozlu tavanlar gibi sayısız mimari detaydan yarattığı karmaşık heykellerinde malzeme olarak çoğunlukla mermer kullanmaya yönlendirmiş. Sanatçı yaratım sürecine, kurguladığı heykelin tarzının taşın doğal estetiğini tamamlayabilmesi için her bir kayanın formunu inceleyerek başlıyor. Simmonds’un heykelleri -aralarında 450 cm boyutlarında olanlar olsa da -genellikle 30-50 cm yüksekliğinde ve her biri bir taş ocağından elde edilen tek bir blok içerisinde üretiliyor. Her eser karmaşık bir şekilde tek bir mermer veya kireç taşı bloğuna daha geniş bir alan hissini uyandırmak için oyuluyor. Mimaride ışığın kullanımını araştıran daha soyut eserleri de bulunan sanatçı, alan ve ışık yaratımlarını şu sözlerle tarifliyor: “Sıklıkla tarihsel olarak sadece belirli bir zaman ve kültüre özgü işler yaparken, bunu aynı zamanda alan ve ışık kullanımından yararlanan daha az spesifik ve daha soyut çalışmalarla dengelemeye çalışıyorum.”
Sınırsız Bir İfade Dili
“Özellikle herhangi bir binayı yeniden yaratmıyorum, bunun yerine belirli bir tarihsel dönemde belirli mimari eğilimlerin nasıl var olduğuna bakıyorum; sonra onu taşa oyuyorum. Binaların diline bakıyorum ve kendime ait bir şeyler yaratıyorum. Minyatürde çalışmanın, küçük ölçekte bile anıtsal görünen bir şey yaratarak bunu ifade etmeye yardımcı olduğunu düşünüyorum” diyen Simmonds’a göre doğal taş insanoğlunun tarih boyunca kimliğini, inançlarını ve kültürünü aktardığı ölümsüz bir malzeme ve gelecek nesiller için dünyaya bırakılan bir iz: “Taşın kendisi doğal bir malzeme olarak bir güce sahip; çünkü, oluşması milyarlarca yıl süren her kayada tarihin bir izine sahibiz. Taş güzel, zira nihai ürün kısmen benim ve kısmen doğanın kendisi tarafından yapılıyor. Oymak için en iyi taşların ise mermer ve kireçtaşı olduğunu düşünüyorum; çünkü bu taşlar daha ince ve hassas çalışmaya izin veriyor, derinlemesine oymak da çok zor değil. Kumtaşı gibi malzemeler yeterince güçlü değil, granit ise çok sert.” Eserleri Birleşik Arap Emirlikleri’nden İtalya’ya ve Amerika’ya kadar genişleyen bir perspektifte dünyanın bir çok farklı ülkesinde sergilenen Simmonds’un güçlü bir mimari dile sahip heykelleri ve taş oymadaki ustalığı onu benzerlerinden ayırıyor.