Hazırlayan: Heval Zeliha Yüksel Mimar / Architect
HAVING ACQUIRED SO MANY SUCCESSFUL PROJECTS, KREATIF ARCHITECTS, HAS CARRIED OUT AN EXQUISITE PROJECT FOR LA WINES. EVEN THOUGH THE PROJECT DREW OUR ATTENTION BY THE NATURAL STONES USED IN THE FACADE, ITS MAGNIFICENT MINIMALISM AMAZED US IN THE END. BY FASCINATING ME AND MANY OF MY COLLEAGUES WITH HER PERSPECTIVE OF LIFE, IDENTICAL TO HER DESIGNS, WE TALKED ABOUT THE RECENT PROJECTS AND THE ARCHITECTURAL APPROACH OF AYDAN VOLKAN:
Sizinle en son Natura için Kasım 2009’da Ataköy Sheraton Otel projeniz üzerine söyleşi yapmıştık. Geçen bunca zamanda uzaktan da olsa Kreatif’in başarılarını keyifle izledik. Bize biraz son yıllardaki ürettiğiniz mimarlıklar ve yenilikler hakkında bilgi verir misiniz?
Epey süre geçmiş o son söyleşiden. Geçen altı yılda projelerimizin sayısı ve hacmi büyüdü. Turizm yapısı tasarımı hep ilgimizi çeken bir konu oldu. Biz kendi ofisimizde mimarlık faaliyetine başladığımızda istisnalar dışında İstanbul gibi büyük kentlerde ve güney tatil beldelerinde oda sayısı çok fazla ve mimari kimliği çok da olmayan oteller inşaa ediliyordu. Sizinle ropörtaj yaptığımız Ataköy Sheraton Oteli ile başlayan turizm yapısı tasarlama sürecinde, o günden bugüne dördü İstanbul’da olmak üzere beş farklı otelin mimari ve iç mimari projelerini tamamladık. Her otel tasarımımızda önceliğimiz yapının tasarım kimliğini otel işletmesinin aracı değil vazgeçilmez bir amacı halinde değerlendirilmesini sağlamaktı. Ortaya çıkan işlere baktığımızda bu yapılarda mimari tasarım dilinin otelin genel konsepti ile bir bütünlük sağladığını söyleyebilirim.
Turizm yapıları dışında; 2014 yılında hizmete açılan ve BREEAM Excellent sertifikası ile de ödüllendirilen son bitirdiğimiz Piri Reis Üniversitesi kampüsü bizi oldukça meşgul eden ama çok severek ve titizliklike çalıştığımız bir projemiz oldu. Koç Üniversitesi Sağlık Kampüsü projemiz de çok önem verdiğimiz ve sağlık yapısı tasarımı anlamında çok şey öğrendiğimiz bir proje. 2015 yılında ilk etabı hizmete girdi, ikinci etap da tamamlanmak üzere. 2015 yılında Lösev Vakfına ait İncek Sağlık Kompleksi projemizin inşaatı tamamlandı. Amerikan Hastanesi’nin Bağdat Caddesi’ndeki Medam Tıp Merkezi tamamlandı hizmete açıldı.
Konut projelerimizden Zekeriyaköy Ormanada ve Ortaköy’deki Nestortaköy projelerimiz tamamlandı, her ikisinde de hayat başladı.
Kağıthane’deki BAB Plaza ofis projemiz tamamlanmak üzere. Fit-out kapsamında Buyaka binasında üç projemiz tamamlandı. 2011 yılında yarışma sonucu kazandığımız İstanbul Finans Merkezi içinde yer alan TAO Ofis binasının 2015 yılında inşaatı başladı.
Yukarıda verdiğim örnekler dışında masalarımızda ofis, otel, hastane, öğrenci yaşam merkezleri ve eğitim yapısı projelerimizin tasarım süreçleri devam ediyor.
Son projelerinizden LA Şarapçılık Üretim Tesisi ve Mahzeni, projeniz şiir gibi olmuş. Elinize sağlık. Okuyucularımız bilirler; benim hep üzerinden gittiğim üç kavram da bu projede açıkça okunuyor: Mimarlık, zanaatkârlık ve yerellik. Üzerine bir de Kreatif farkı ile estetiği eklemişsiniz. Bize biraz bu kavramlar bağlamında projenizi anlatır mısınız?
Öncelikle beğeniniz için çok teşekkür ve tespitleriniz ise çok doğru. Böyle hassas bir coğrafyanın içine en küçük müdahalede bile titiz davranmak gerektiğine inanıyoruz. İki katlı bir yapı aslında, toprak üstü kotunda şarap tadım bölümü ve toprak altında mahzenden oluşan bir kompleks. Mahzenin iklim koşullarını minimum enerji ile sağlamak için toprağa gömdük. Topoğrafyanın da yardımı ile bir cephesi açığa çıkan bu mahzenin üstünde ise şarap tadım ve satış birimleri var. Açık, yarı açık ve kapalı mekân dengesini kurmaya çalıştık. Dolayısı ile doğrudan binaya girmeden önce ya geniş saçaklardan veya terastaki gölgeliklerden geçiyorsunuz. Binanın panaromik olarak da önünde uzanan bağlara açılması ile vistayı kullanmasını istedik. Bu sayede ziyaretçiler tadım öncesi içinde dolaştıkları üzüm bağlarını şarap tadımı sırasında seyir edebilecekler. Mahzeni ise olabildiğince sade ve hijyenik koşulları göz önüne alarak tasarladık. En önemli özelliği iki kat arasında görsel ilişki kuran şeffaf zeminler. Bu sayede şarap tadımına gelen ziyaretçiler aşağıdaki mahzeni görebiliyorlar veya tam tersi mahzeni gezenler yukarıda başka bir hacmin varlığından haberdar olabiliyor.
Projenin fotoğraflarını gördüğümde akşam güneşi ile bağlar arasında yürüyüp sonrasında o güzel verandada oturmak istedim. Bende böyle bir his uyandırdı. Projeyi ilk ele almaya başladığınızda nasıl bir mekân olmasını arzulamıştınız?
Projenin fotoğraflarını gördüğümde akşam güneşi ile bağlar arasında yürüyüp sonrasında o güzel verandada oturmak istedim. Bende böyle bir his uyandırdı. Projeyi ilk ele almaya başladığınızda nasıl bir mekân olmasını arzulamıştınız?
Bağların uzayıp giden lineer çizgileri ve topoğrafya üzerindeki dalgalanması çok etkileyici tabi. Biz de bunu düşünerek bu verandayı tasarladık. Özellikle İzmir ve yakın çevresinin iklimsel özelliklerini dikkate aldığımızda binanın içinden çok bu mekânın işleyeceğini düşündük. Bağların içinden bakıldığında da neredeyse o topoğrafya içinde kaybolan, varlığını kütlesel hacim büyüklüğü ile değil doğaya uyumu ile belli eden yatay bir kütle hayal etmiştik. Tasarım sürecinde yapıya odaklanma yerine bağlarla birlikte yapıyı deneyimlemeyi ön gördüğümüzden olsa gerek bağların içinde sakin sakin dolaşırken sizi aynı sakinlikle davet eden bir mekânın varlığını hissediyorsunuz.
Peki bu düşüncelerinizi mimari fikirlere nasıl entegre edebildiniz?
Daha önce bu fonksiyonda bir yapı tasarlamamıştık. Yurtdışı seyahatlerimde kişisel merakım ile şaraphane ve bağları ziyaret ederim. Kişisel merakım üzerinden bu proje bize geldiğinde çok heyecanlandım. Tasarım sürecinde önemli katkısı olan proje yönetmeni arkadaşım Evren Yıldırım ile bağları ve yapının tasarlanacağı araziyi gördüğümüzde çok etkilenmiştik ve aynı derece de endişe etmiştik. O an bizi etkileyen olağanüstü doğa içinde kendini var edecek bu yapı nasıl konumlanmalı ve nasıl var olmalı?
Soruları ile başlayan tasarım sürecinin ilk aşamasında kararımızı vermiştik; Yüksek hacimli veya gösterişli bir yapı değil, doğanın içinde huzur ve sakinliği vurgulayan, bu hisleri öne çıkartan alçakgönüllü ve gerçekten de fiziki olarak alçak bir yapı yapmak esas amacımızdı. Bugün bağlar içinde gezerken yapıya baktığımda, tasarımımızın ilk aşamasında aldığımız kararın doğruluğunu görebiliyorum.
Projeniz sonrası olan güzel gelişmelerden de bahsedecek olursak…
Bu projenin uluslararası yayınlarda yer alması sonrası, Sicilya’dan davet aldık. 2016 yılında Sicilya’da ki bir şarap üreticisine tadım tesisi ve mahzen tasarlayacağız. Bakalım oradaki bağlar bize tasarım için ne fısıldayacak.
Çok güzel. Biz de merakla sonucu bekleyeceğiz. Doğal malzemelerin tercih edildiğini görüyoruz. Doğal taşı nereden temin ettiniz?
Yapıda kullanılan ana yapı malzemeleri olan taş ve ahşabı mümkün olduğunca yakın çevreden temin etmeye çalıştık. Ayrıca doğayla uyumlu malzemeler ve bu malzemelerin gerektirdiği bakım sorunu çıkarmayan detaylar üretildi. Gerekli tüm ahşap malzemeler, yakın çevredeki Orman İşletmesi’nden alındı. Taş ise Urla bölgesinden geldi.
Doğal taşı Urla’dan temin ettiğinizi söylediniz. Biraz da cephedeki doğal taşın örüntüsü hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Çok becerikli ve işin ehli taş ustaları ile çalıştık. Zanaatkarlar bu ölçekteki projeler de mimarlar için çok ufuk açıcıdır. Ustalardan bölgeye ait örnek taş duvar örgüleri hazırlamalarını istedik. Taş ustaları bize Urla örgüsü, Alçatı örgüsü ve Birgi örgüsü ile ilgili örnekler yaptılar. Örnekleri görmek üzere gittiğimde taş ustası bana her örgünün hikayesini anlattı. Anlattığı hikayeden mi bilemiyorum ama ben hem Birgi örgüsünün hem örülüş hikayesini çok beğenmiştim ama imalat açısından inşaat sürecini çok etkiliyordu. Bunun üzerine Alaçatı örgüsünü tercih ettik.
Dergimiz doğal taş ağırlıklı olduğu için genelde sorduğum bir soru var: Ülkemiz mermer kaynakları açısından çok zengin. Bu değerli malzemenin yeterince kullanıldığını ve yerel olana kıymet verildiğini düşünüyor musunuz? Siz doğal taş kullanıyor musunuz?
Elbette kullanıyoruz. Ancak projelerin ölçeği büyüdükçe maliyet faktörü çok önemli oluyor ve bu noktada doğaltaş kullanım alanlarımız değişiyor. Güncel olarak özellikle Fit-Out ve iç mekân tasarımını yaptığımız projelerimizde mümkün olduğunca yerel doğal taş ürünlerini tercih ediyoruz.
En çok tercih ettiğiniz doğal taş hangisi acaba?
Birçok doğal taşı sevmekle birlikte, çok klasik bir cevap olacak ama bazalt hâlâ en sevdiğim doğal taştır.
Söyleşi yaptığımız her mimara yerel veya küresel olarak izlediği ve önemsediği tasarımcı ve/veya mimarları soruyorum. Eğer sizin de varsa paylaşırsanız memnun olurum…
Yerel ve küresel olarak izlediğim ve önemsediğim çok sayıda mimar var. Ama hayattaki duruşları ile mimarlıklarını paralel gördüğüm bir yerel ve bir küresel iki örnek verebilirim. Nevzat Sayın ve Peter Zumthor
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.