Yüzyıllardır önemini yitirmeden mimariyi zenginleştiren doğal taş, günümüzde doğallığa ve sürdürülebilirliğe verilen değerin artmasıyla önemini daha da artırdı. Özgün doku ve desen çeşitliliğinin yanı sıra klasik ve sofistike çizgisi, zamansızlığı, uzun ömürlülüğü ve dayanıklılığı ile pek çok avantaj sağlayan doğal taşın üstün yapı teknolojilerine sahip en çağdaş mimarlık ürünlerinde sıklıkla tercih edilen malzemelerden biri olduğunu görüyoruz. Çağdaş Türk mimarisi, yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilen projelerde uluslararası mimarlık alanında aldığı ödüllerle ses getiriyor. Türk mimarisinin yükselen sesi olan farklı program ve boyutlardaki bu projelerde özellikle yerel doğal taş kullanımının vazgeçilmez bir yaklaşım olduğunu görüyoruz. Tam da bu nedenle doğal taşın iç mekanları ve cepheleri zenginleştirdiği, yapılara kattığı değerin prestijli ödüllerle tescillendiği Türk mimarisinin çağdaş mimari örneklerini sizin için derledik.
38°30° Çiftliği ve Butik Peynir Fabrikası
World Architecture Festival Awards 2018
Endüstri Yapıları Kategori Birinciliği
Mimari Tasarım: Slash Architects, Arkizon Architects
Alan: 800 m2
Tamamlanma Tarihi: 2016
Proje Yeri: Afyon
Fotoğraflar: Alp Eren, ALTKAT Architectural Photography
Doğal Taş: Andezit, bazalt
Slash Architects tasarımı, ismini bulunduğu arsanın koordinatlarından alan 38° 30° Çiftliği ve Butik Peynir Fabrikası, süt ürünlerinin işlenişinden başlayan peynir üretim sürecini ziyaretçilerine görsel ve tadımsal deneyimlerle keşfetme fırsatı sunuyor. Klasik fabrika yapısının gerektirdiği tüm işlevleri dairesel bir formda sağlamanın yanı sıra anıtsal formu ve avlulu tipolojisiyle kendini adeta bir peynir showroom’una dönüştürerek çağdaş bir tavır çiziyor. Çağdaş mimarlığın üretim yapısıyla buluştuğu ve fabrika tipolojisinin yeniden yorumlandığı üretim merkezi, ziyaretçilerin katılımına imkan sağlayan interaktif ve dinamik mekanlar bütünü sunuyor. İç avlu, yeşil alan ile bütünleşik olmasının yanı sıra, sanatsal etkinliklerin, tadım davetlerinin düzenlenebileceği yaşayan bir mekan olarak tasarlanmış. Üretim bandı için gerekli mekanlar ise form boyunca sıralanarak birbiriyle ilişkili mahallerin en verimli düzeni sağlanmış. Bu planlamada yapının kontrollü kamusallığı ve üretim birimlerinin mahremiyeti dengeli şekilde kurgulanarak, malzeme seçimleriyle desteklenmiş. Ziyaretçilerin etkileşimine açık olan satış birimi ve iç avludan izlenebilir peynir üretim bölümü yapının en geçirgen kısımları olarak yer alırken, kamusal kullanımlardan özel kullanımlara doğru geçtikçe yapının geçirgenliği mahremiyetle doğru orantılı olarak azaltılmış. Üretim merkezinin doğayla iç içe oluşu, renk paleti ve doğal malzeme kullanımıyla güçlendirilmiş. Afyon bölgesinden çıkarılan doğal taşlar ile yerel ilişki bağı kurulurken detaylarda kullanılan korten malzemeyle yapının çağdaş ve endüstriyel kimliği vurgulanmış. Malzemelerin bir araya gelişlerinde ise birbirleriyle kurdukları ilişkiler ve mekan gereksinimleri gözetilerek geçirgenlik geçişleri sağlanmış.
Milas – Bodrum Uluslararası Havalimanı
2013 RIBA Uluslararası Mimarlık Ödülü
Mimari Tasarım: Tabanlıoğlu Mimarlık
Alan: 100.967 m²
Tamamlanma Tarihi: 2012
Proje Yeri: Milas, Muğla
Fotoğraflar: Murat Germen
Doğal Taş: Mermer
Tabanlıoğlu Mimarlık tasarımı, Bodrum ile Milas’ın arasında, mevcut iç ve dış hatlar terminalleri arasında aprona paralel konumda yer alan yapı, uluslararası ve bölgesel etkiler arasında bir geçiş olarak planlanmış. Terminal yapılarının “yok yer” (non-place) olarak bilinen standartlaşmış anlayışlarına rağmen, tekdüzelikten kurtulmak ve sadece seyahatin değil, yapıyı bulunduğu bölgenin özel bir noktası haline getirmek hedefiyle tasarlanmış. Yüksekliği ve kesintisiz mekanlarıyla hacmin tek bir alan olarak algılandığı yapıda, çatıdan ve cephelerden içeriye kontrollü olarak alınan gün ışığından optimum şekilde yararlanılmış. Yapının dış cephesinden iç mekanına bütünlük sağlayan malzemeler tercih edilmiş. Cephede cam ve taş birlikteliği ile iç mekanda Bodrum ve Yatağan ocaklarından çıkarılan siyah mermerin kesintisiz kullanımı öne çıkıyor. Uçakların bağlandığı cam ve çelik doğrusal bir iskeleden oluşan hava tarafı ve kara tarafında terminal binası olmak üzere, bina iki ana yapıdan oluşuyor. Yolcuların ulusal alanı terk ettiği sınır noktasında, iki konstrüksiyonun birleştiği form, sistemin işlevlerini karşılıyor ve geçişi vurguluyor. Yolcular cam köprülerle terminale ve uçağa erişimlerinde, bölgenin iklimine uygun muz ve zeytin ağaçları, defne ve begonvil gibi yerel ağaç ve bitkilerle düzenlenmiş yeşil peyzaj arasından geçiyorlar. Bu yeşil zone apronun zemini, uçak ile bina arasında sakinleştirici bir geçiş faktörü olarak kullanılmış. Yapı planlamasında mekanik altyapı, tesisat ve depolar zemin katında, giriş katta gelen yolcu ve üst katta giden yolcu bölümleri konumlandırılmış. Binanın girişinde, ilk kontrol alanından itibaren iki yönlü sirkülasyonun bulunması sayesinde hem yoğunluğun dengelenmesini hem de sakin olan kış sezonunda yapının daha düşük giderlerle işletilmesini sağlıyor. Teknik altyapısıyla mekanik bir yapı olarak planlanan Milas-Bodrum Uluslararası Havalimanı’nda yerel malzeme kullanımı binanın çevresiyle uyumunu desteklediği gibi, üretim hızı ve maliyet açısından da verim sağlamış.
Kintele Kongre Merkezi ve Otel
World Architecture Festival Shortlist
Mimari Tasarım: Avcı Architects
Alan: 35.000 m²
Tamamlanma Tarihi: 2016
Proje Yeri: Brazzaville, Kongo Cumhuriyeti
Fotoğraflar: Emre Dörter
Doğal Taş: Bazalt, traverten, mermer
Avcı Architects tasarımı Kintele Kongre Merkezi ve Otel, başkent Brazzaville’in gelişmekte olan bir bölgesinde Kongo nehri ve ormanlık alanın panaromik manzarasının seyredilebildiği alanda konumlanıyor. Bulunduğu topografyanın nehrin zaman içinde aşındırarak oluşturduğu bir vadi olmasına saygı duyularak şekillenen yapıda, kazı hafriyatının en az düzeyde tutulması başlıca karar olmuş. Yapının programında büyük kütlelere sahip kongre salonu, başkanlık salonu, ziyafet salonu ve meydan, avlularla birbirinden ayrılıyor. Bu kütleler arasındaki bağlantı ise üstü kapalı kolonad dizisiyle sağlanmış. Otelin konumu için kongre merkezinden beş metre yukarıda konumlandırılarak manzaraya yönlendirilmiş ve mahremiyet sağlanması amaçlanmış. Kapalı mekanlar arasında bağlantı sağlayan ve çoğu halka açık olan işlevler, büyük hacimler arasında peyzajla ilişkili ara bölümler meydana getiriyor. Böylece yapı, tüm araziyi baskılayan büyük bir kütle izlenimi yaratmadan topoğrafyayla uyum içinde bir görünüme kavuşmuş. 350 metre boyunca uzanan kolonad dizisi, bölgenin yağışlı iklimine karşı kullanıcılara bir saçak imkanı yaratarak kamusal bir doğrusal alan işlevi görüyor. Ayrıca kolonad dizisinin iki ucuna kompleksin tamamına giriş ve çıkışları sağlayan kapılar konumlandırılmış.
Sancaklar Camii
2018 RIBA Uluslararası Mimarlık Ödülü
Mimari Tasarım: Emre Arolat Mimarlık
Alan: 700 m²
Tamamlanma Tarihi: 2012
Proje Yeri: Büyükçekmece, İstanbul
Fotoğraflar: Thomas Mayer
Doğal Taş: Bodrum kayrak taşı
İstanbul Büyükçekmece’de konumlanan Sancaklar Camii, yoğun bir otoyol ile çevresindeki banliyö yerleşimini birbirinden ayıran kırsal bir alan içinde yer alıyor. Caminin üst avlusundaki parkı çevreleyen yüksek duvarlar, dışarıdaki kaotik ortam ile parkın sakin atmosferi arasındaki belirgin sınırı vurguluyor. Parktan dışarıya uzanan saçak ve yükselen minare yapının dışarıdan görülen tek unsuru. Topografyayla hemhal olarak şekillenen yapıya ulaşmak için üst avludan peyzajın doğal eğimini izleyen merdivenleri kullanmak gerekiyor. Doğa ile insan üretimi arasındaki ilişkiden hareketle oluşturulan projede akışkan bir mekan yönelimi izlenmiş. Yerin altında konumlanması ve geometrik şekliyle bir mağarayı andıran yapı, ibadet işlevi için oldukça dramatik ve huşu uyandıran bir iç mekana sahip. Kıble duvarı boyunca yarıklar, gün ışığını salona alırken aynı zamanda ibadet alanının yönlenmesini sağlıyor. Saf sayının azaltılması için Emevi camilerindeki dikdörtgen üslubun kullanıldığı Sancaklar Camii’nde halılar yapının uzun duvarı ile aynı renkte tutulmuş. Yapının arka ve yan cephesinde Bodrum’daki ocaklardan çıkarılan doğal kayrak taşıyla örülmüş ve yapı içinde tek bir hat yazısı dışında herhangi bir süsleme öğesinden kaçınılmış.
Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi
2018 Ulusal Mimarlık Ödülleri & 2017 AR New into
Old Ödülü
Mimari Tasarım: Teğet Mimarlık
Alan: 5.000 m²
Tamamlanma Tarihi: 2017
Proje Yeri: Beyoğlu, İstanbul
Fotoğraflar: Cemal Emden
Doğal Taş: Traverten
Teğet Mimarlık tasarımı Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi, Paul Schmitthener’in 1958 tasarımı yapısının bir nevi dönüşümü olarak nitelendirilebilir. Kamuya açık bir kültür sanat merkezini fiziksel olarak da kentsel dokuya eklemek, dolayısıyla kentsel dokuyu da merkezin iç mekanına katmak ile mekan deneyimini zenginleştirmek amaçlanmış. Uzunluğu iki kilometreyi bulan İstiklal Caddesi’nin önemli bir parçası olan Galatasaray Meydanı’na bakan yapı, kütlesi, iki cephe düzeni, kat hizaları ve taşıyıcıları aynen tutularak meydana baktığı cephenin boşaltılmasıyla şekillendirilmiş. Bu boşluk, yapının sırasıyla kitabevi, müze, sergi salonu, performans salonu, kütüphane ve son olarak yayınevi işlevlerini rampalar dizisiyle birbirine bağlayarak kamusal bir hat, bir ara mekan oluşturuyor. Binanın zemin katında yer alan kitabevi, sergiler ve salon arasındaki dolaşımıyla kullanıcısına İstiklal Caddesi ve Galatasaray Meydanı’nı farklı açı ve yüksekliklerden tecrübe etme fırsatı sunuyor. Yapının iç mekan ve cephesinde Denizli ocaklarından elde edilen traverten taşı kullanılarak kurulmak istenen etki güçlendirilmiş. Yapının en etkileyici duraklardan birini ise İlhan Koman’ın Akdeniz Heykeli tutuyor. Heykel burada yapının olduğu kadar, meydanın ve kentin de bir parçası halinde yer alıyor. Korunan cepheler, orijinal yapının hatırasına sunulan saygıyı temsil ederken, toplumsal belleğe de katkıda bulunuyor.
B2 Evi
2014 Ağa Han Ödülü
Mimari Tasarım: Mimarlar ve Han Tümertekin
Alan: 600 m²
Tamamlanma Tarihi: 2004
Proje Yeri: Büyükhusun, Çanakkale
Fotoğraflar: Cemal Emden
Doğal Taş: Yerel doğal taş
Mimarlar ve Han Tümertekin imzalı B2 Evi, Çanakkale’nin Büyükhusun Köyü’nün Ege’ye bakan yamacında konumlanıyor. Önüne denizi, arkasına da köyü alan ev, yalın bir dikdörtgen kütleden oluşuyor. Çevredeki yerel mimariden beslenerek yerel malzemeler ve yapım teknikleri kullanılarak inşa edilen ev, beslendiği yerel dille ortaklık sağlıyor. Üçgen formlu arazide teraslamalar yapılması da yine yerel tekniklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Proje bu özellikleriyle, eğimli araziye kurulmuş yazlık bir ev olmaktan çıkarak bulunduğu toprakların geçmişini ve kültürünü yansıtan bir çağdaş mimari dil yaratıyor. Zemin katta geniş bir oturma odasının bulunduğu yapının üst katına yatak odaları yerleştirilmiş. İki kat arasındaki bağlantı çelik ve ahşap malzemeden yapılan merdivenle sağlanmış. Evin malzeme ve programında yalınlık ön plana alınarak, yarı açık mekanlar üretilmiş ve ev için gerekli bazı hacimler yarı açık mekanlarda tasarlanmış. Banyo, çamaşır odası, küçük bir mutfak ve depo gibi mekanlar evin ana hacminin yanındaki bu yarı açık mekanlara yerleştirilmiş. İç mekanda yaratılmak istenen bu sadeliği strüktür ve malzeme seçimi izliyor. Yığma doğal taş duvarı çevreleyen betonarme yapı elemanları yalın halde kullanılmış ve bu sistem kurgusu yapıda temelden çatıya kadar devam ettirilmiş. Bulunduğu yere ait olma amacıyla tasarlanan B2 Evi’nin yalın çizgisi, çevresiyle kurduğu ilişkiyi de anlamlı kılıyor. Yarattığı mimariyle ev, kullanıcılarına sadece doğayı izleme fırsatı değil, doğanın parçası olma imkanı sunuyor.